Eski sokaklar – Bölüm 19

Aradan iki gün geçmişti ama henüz onları gecekondudan atmaya gelen kimse olmamıştı.  Levent işaretlediği tüm yerlerle görüşmüş ancak “haber vereceğiz!” den başka cevap alamamıştı henüz.

Gülşen her ihtimale karşı az kullanılan eşyaları toplamayı önermişti Ferhat’a bir anda çıkmaları gerekirse hazırlıksız yakalanmak ve olan eşyalarından da olmak istemiyorlardı. Bakkaldan aldıkları kolilerle bazı şeyleri paketlediler birlikte. Gidecekleri yer için henüz bir planları yoktu. Ferhat kısa bir süreliğine de olsa Derviş, Barış veya Utku’nun evine gidebilirdi belki ama Gülşen’i de kolundan tutup evlerine götürmelerini bu mahalle kaldırmazdı.

Üçüncü günün sabahı Utku sevinçle girdi kapıdan.  Onun yüzünün güldüğünü gören Gülşen Ferhat umutlandılar hemen. Diğerleri henüz gelmemişlerdi. Gülşen’in önüne kadar hızla yürüdü ve gelirken topladığı bir kaç karahindiba çiçeğini ona uzatarak diz çöktü önünde.

“Benimle evlenir misin?”

Gülşen bunun bir şaka olduğunu sandı önce, sonra Utku ayağa kalkıp, “Dün gece babamla konuştum. Artık evlenecek yaşa geldiğimi söyledim. O da aklında bir kız var mı deyince, hemen seni söyledim ona!”  deyince bunun bir şaka olmadığını anladı.

“Nasıl yani?” diyebildi sadece.

“Bak Gülşen!” diye ellerine yapıştı bu defa kızın. Ferhat sessizce izliyordu onları kenardan.

“Ben seni çok uzun süredir seviyorum ama arkadaşlığımız bozulmasın  diye bunu saklıyorum. Senin de beni sevdiğini umuyorum elbette, en azından sevebileceğini! Sahip olduğun hayattan çoğunu veremem sana. Çok daha iyilerine layıksın! Ama koruyup, kollayacağıma, sana hiç sırtımı dönmeyeceğime ve sonsuza kadar seveceğime söz verebilirim!”

Gülşen Ferhat’a baktı şaşkınlıkla. Ferhat başıyla onayladığını belli etti. Bunca acı ve karmaşanın içinde aslında yüreğine hiç kulak verememişti Gülşen ama son zamanlarda Utku’nun onlara kol kanat gerişi ve o sıcak sarılmalarından hoşlanmıştı gerçekten. Sevilmeye ihtiyacı vardı aslında hepsinin. Sevilmeye, sarılmaya, ait olmaya.

“Evlendiğimizde bu gecekonduda oturman gerekmez. Önce biraz ailemle oturmak zorunda kalırsın tabi. Sonra bakarız duruma, ikimizin de işi  var nasılsa! Ne olur hayır deme!” diye devam etti Utku yalvarır gözlerle Gülşen’in gözlerine bakıp.

“Ferhat?” dedi yine şaşkın şaşkın Gülşen, “O ne olacak?”

“Onun senin kuzenin olduğunu söyledim aileme, anne, babası olmadığı için senin baktığını. O da bizimle gelecek!”

Ferhat dayanamayıp koştu sarıldı ikisine. Gülşen’de duramadı kaldırdı kollarını. Derviş ve Barış kapıdan girip bu mutluluk tablosunu görünce çok sevindiler ne olduğunu anlamasalarda.

“Evleniyoruz!” dedi Utku heyecanla. Çocuklar da anlamadılar önce.

“Gülşen ve ben!” dedi Utku açıklayarak.

Bir Gülşen’e, bir Utku’ya baktılar önce sonra onlarda sevinç çığlıkları attılar.

“Ferhat’da bizimle yaşayacak!” dedi  Gülşen mahcup bir şekilde.

“Nerede?” dedi Barış hemen.

“Bizim evde!” diye  atıldı Utku, “Artık bu pis eve ihtiyacımız yok! Babam arka bahçedeki kulubeyi onarırız siz orada yatarsınız dedi! Uyumak için de olsa iyi kötü ayrı bir çatı şimdilik. Sonra bakarız bir yoluna!”

“İsmail amcanın bu kadar iyi olduğunu bilmiyordum!” dedi Ferhat iç geçirerek.

“Babam sert adamdır ama iyidir!” dedi Utku, “Kendi de ana-babasız büyüdüğü için ikinizin halini öğrenince hemen yumuşadı!”

Gülşen, Ferhat’a sarıldı tekrar. Neşe içinde gittiler işlerine.

Levent olanları merak ettiği için onların işe gitme saati geçtikten sonra uğradı gecekonduya. Ferhat’ı içeride türkü söylerken bulunca şaşırdı.

“Kolay gelsin!” dedi gülümseyerek. Çocuğun yeniden neşelenmesi hoşuna gitmişti.

“Hoşgeldin Levent! Müjdelerim var sana!” diyerek ona bir çay doldurdu ve heyecanla sabah olanları anlatıverdi bir çırpıda.

Levent’in başından aşağı kaynar sular dökülmüştü, az kalsın elindeki bardağı dökecekti üzerine. Onun renginin solup, ellerinin titrediğini görünce Ferhat’da telaşlandı.

“İyi misin? Neyin var?” dedi hemen.

“Heyecandan, çok sevindim!” dedi zorla Levent, “Bir süredir böyle oluyor nedense heyecanlanınca. Merak etme iyiyim!”

Karşılıklı bir süre sessizce oturdular. Ferhat gözünü ondan ayırmıyordu. Levent utanmasa bağıra bağıra ağlayacaktı ama zor tuttu kendini.

“Ben geleceğim bir saate!” diyerek çıktı gece kondudan ve koşar adımlarla otele gitti. Yolda göz yaşları çoktan sel olmuştu bile.  Odaya girdi valizin dibinden ikisi için aldığı yüzükleri çıkardı. Aynı hızla gece konduya döndü sonra.

“Bunları onlara ver!” dedi Ferhat’a sesi titreyerek, “Benim bir yolculuğa çıkmam gerekiyor. Nikahlarında olmayabilirim o yüzden benim hediyemi şimdi vermek istedim.”

“Gidip bunları mı aldın şimdi hemen?” dedi Ferhat şaşkın şaşkın.

Başını salladı Levent. Midesine kramplar giriyordu.

“Gitmem gerek, tebrik ettiğimi söyle!” diyerek Ferhat’ın şaşkın bakışlarına aldırmadan yürüyüp gitti.

Otele geri geldi eşyalarını topladı. Ne yapacağını bilmiyordu ama burada kalamayacağından emindi. Kendisi için kurduğu bütün hayalleri Utku gerçekleştirmiş, Gülşen’i kurtarmıştı.

“Bunların hepsi senin suçun Levent’!” dedi eşyaları yatağa fırlatarak, “Sen o aptal planı yapmamış olsaydın şimdi o senin karın olacaktı! Herkesi, herşeyi kaybettin!”

Sonra hırsla topladı yeniden valizi, aşağı inip borcunu ödedi ve bir şey söylemeden ayrıldı otelden. Otogar’a gidip önüne gelen ilk otobüse bindi nereye gittiğine bakmadan.

Üvey kardeşi yirmi yıl hapse mahkum oldu bu arada. Karısının ve oğlunun yaptıklarını öğrenen Levent’in babası boşanma davası açtı. Kendisi de iyi bir adam değildi elbette, kadının para hırsı ve dırdırından da bıkmıştı. Bu olayı bahane edip kadını boşadı. Oğlanla da hiç ilgilenmedi. İnsanlar onun akıllandığını sandılar böyle yapınca, Levent’i arayıp bulacağını. Oysa öyle yapmadı on bir ay sonra başka bir kadınla evlendi.

Tüm bunlar olurken gecekonduyla kimse ilgilenmedi.  Utku ve Gülşen evlenip bahçedeki kulübeye yerleştiler. Ferhat onlarla uyumuyordu tabi geceleri. O Utku’nun anne ve babasının evinde, Utku’nun kardeşlerinin evinde kalıyordu. O sene çalışıp yeniden sınava girdi ve kazandı. Ferhat üniversiteyi bitirip ilk maaşını aldığından, Gülşen’in iki yaşında bir oğlu olmuştu.  O da maaşa bağlanınca ayrı bir ev tuttular beraber. Gülşen bir yıl ücretsiz izin aldı başlangıç olarak bebekle ilgilenmek için. Utku söz verdiği gibi hayatları boyu karısını hiç üzmedi. Kendi evlerine çıkışlarından iki yıl sonra Ferhat’da evlendi iş yerinde tanıştığı bir kızla.

Barış ve Derviş’te mahalleden kızlarla evlendiler ama mahallede oturmadılar. Biri başka bir şehire gitti iş bulup. Biri de uzak bir semte.

Levent’in nereye gittiğini kimse öğrenemedi. Ne yaptığını da. Ferhat sordu sadece arada sırada ama ona gerçeği hiç anlatmadılar.

Kaybettikleri arkadaşlarını ve yaşadıklarını hiç biri ölene kadar unutmadı.

SON

Eski sokaklar – Bölüm 19” için bir yanıt

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s