Eski sokaklar – Bölüm 14

Oraya vardıklarında polis arabalarının soydukları binanın hemen yakınındaki yüksek bir binanın önünde toplandıklarını gördüler.

“Başka bir olay daha var herhalde!” dedi Barış fısıldayarak, “Polisler gidene kadar beklesek mi?”

“Bizi polis aramıyor ki neden saklanalım?” dedi Utku cesaretle.

“İyi de adamlar ya polise haber verdilerse!”

“Ben gidip neler olduğuna bakayım, siz buradan ayrılmayın!” dedi Utku yine. Çocukların cevap vermesine fırsat bırakmadan polis arabalarının olduğu yere doğru yürüdü. Yaklaştıkça polis arabalarının hemen ortasında bir de ambulans olduğunu gördü.

Yaklaşık yarım saat sonra çocukların yanına geri geldiğinde yüzü kağıt gibiydi.

“Ne oldu yoksa adamlardan birini mi gördün?” dedi Barış hemen endişeyle. Daha önce hiç  birisi Utku’yu böyle görmemişlerdi.

“Gidiyoruz!” diyebildi sadece. Çocuklar kalktılar bir şey diyemeden ve onun peşinden yürümeye başladılar. Yaklaşık iki yüz metre sonra Utku önce yolun kenarındaki bir ağacı tekmeledi daha sonra altına oturup  hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

Adamlar Yusuf’u yakaladıktan sonra bir güzel  dövmüşler, ağzından hiç bilgi alamayınca da o yüksek binanın tepesine çıkarıp aşağı atmışlardı. Çocukların hepsi buz kestiler ve tek tek Utku’nun yanına çöktüler hepsi.

Gülşen onlar döndüğünde işe gitmişti ama aklı onlardaydı. Onlar gelir gelmez haber vermesi için Ferhat’ı tembihlemişti. Mesainin bitmesine az kalmasına rağmen haber gelmediği için ise çok huzursuzdu.

O gece sabaha kadar Gülşen’in çığlıkları ve çocukların hıçkırıkları doldurdu geceyi. Para çantaları öylece kalmıştı ortada. İçleri ağzına kadar para doluydu ama kimsenin onlara dokunacak cesareti yoktu.

Yusuf onlarla gecekonduda kalmadığı için ailesine haber verilmişti. Cenazeyi aile kaldırdı. Yusuf’un deli ağabeyi gözünü onlardan ayırmadı defin sırasında. Muhtemelen Yusuf’un onlarla pis işlere karıştığını az çok tahmin ediyordu ama bir şey diyemiyordu bilgisi olmadığı için. Sonradan duyduklarına göre kardeşini öldüren adamlarla büyün bir  bıçaklı kavgaya girmişti sonradan. Mahalleden topladığı arkadaşları ile basmışlardı bahis yerini. Üç dört kişi de orada ölmüştü. Yusuf’un ağabeyine bir şey olmamıştı ama polis gelip olaya müdahale ettiği için tutuklanmış ve hapse atılmıştı.

Paraya el süremiyor olmalarına rağmen Kemal’in ailesinin ihtiyacı olduğunu bildikleri için büyük bir kısmını onlara verdiler. Artık hiç birisi yeni bir yer alıp taşınmaktan bahsetmiyordu. O yüzden oluşabilecek acil durumlar için bir miktar ayırmışlardı sadece. Kalanı olduğu gibi aileye vermişlerdi. Kemal’in annesi nereden geldiğini anlamadığı parayı kapılarının önünde görünce çok şaşırmış. Neyseki kimseye söylemeden içeri almıştı. Kemal elbetteki bu paranın bedelini biliyordu ama o da sessiz olmak zorundaydı. Kadıncağız kira olan evlerinden çıkıp kendi ablasına yakın bir yerde başka bir ev satın aldı ve çocuklarını da alarak mahalleden çekip gitti.

“Hiç değilse birimizi kurtardık!” dedi Derviş umutsuzca. Giderken Kemal ile vedalaşmışlar bir daha buraya gelmemesini söylemişlerdi. Buraya dönerse başını bu acılardan ve belalardan kurtaramazdı. Yusuf bu para için ölmüştü, para baştan Kemal’in aileisne yardım için planladığı için onun da alacakları kararlara uyması şarttı.

Kemal her biriyle helalleşti giderken. Yusuf ile helalleşemediği içinse çok üzgündü.Bu yüzden annesi parayı sayamadan içinden bir balya alıp Yusuf’ların kapısına bıraktı o da. Neyseki aile ağabeyden önce bulup aldı parayı. Çocuğu öldürenlerin kan parası bıraktıklarını sandılar.  Serseri oğullarına bahsetmeden aldılar onlar da.

Böylece  Serap, Murat, Feryal, Yusuf ve son olarakta Kemal ayrılmıştı aralarından. Sayıları artık yarıya düşmüştü.

Yusuf’un cenazesinden bir kaç gün sonra hiç bir şeyden haberi olmayan Levent çıkagelmiş, olanları duyunca küplere binmiş ve hepsine bağırıp çağırmıştı.

“Ben size bu işin artık yürümeyeceğini söylemedim mi?” diyerek ağlamıştı en son çıkıp giderken.

Zaten çok üzgün olan çocuklar bir şey diyememişlerdi ona. Bir tek Utku diklenecek olmuş onu da Gülşen kolundan tutup durdurmuştu.

“Kendi hesabının peşinde gelmez oldu iyice buraya bir de gelmiş liderlik taslıyor!” dedi Utku sinirle.

Hemen her gün gecekonduda buluşmaya devam etselerde artık sohbetler çok az oluyordu aralarında. Gelen Ferhat’a takılıyor sınava az kaldığından bashediyordu sadece. Levent Yusuf’un ölümünden sonra bir süre daha gelmemiş, bir kaç hafta sonra bir akşam gelip özür dilemişti hepsinden. Yusuf’un ölümüne gerçekten çok üzülmüştü. Nihayet bir kaç ay sonra mezun olacaktı. Yeni çalışmaya başladığı yerde ona ilk maaşını vermişler o da ortak kasaya koymak için yarısını getirmişti.

Gecekonduya son gelişinde bağırıp çağırıp gitmesine çok içerleyen Utku, pek sıcak davranmamıştı Levent’e. Yusuf’un ölümünde kendi suçu olduğunu da düşündüğü için son zamanlarda iyice gergindi zaten. Çocuklar bu planı hep birlikte yaptıklarını ve onun tek başına kendini suçlamasının bir anlamı olmadığını defalarca söylemelerine rağmen yine de ikna olmuyordu. Levent’in söylemese de onu suçladığından emindi.

Oysa Levent o şok bağırışından sonraki hiç bir geldiğinde ne konuya girmiş, ne de Utku’ya imalı bir şeyler söylemişti. Gülşen ikisi arasında gelişen gerginliğin farkındaydı ama  o kadar üzgün ve yorgundu ki artık. Ağzını açıp ikisi ile de konuşup ikna edecek gücü kendisinde bulamıyordu.

O da içindeki kötü hislere rağmen o gece gitmelerine izin verdiği için kendini suçluyordu. Kemal hariç kaybettikleri bütün arkadaşlarının canlarına zarar gelmişti. İlk kardeşi elbette. Bundan sonra açlıktan nefesleri bile koksa kimsenin kendini tehlikeye atmasını istemiyordu. Bunu da hepsine net bir şekilde ifade etti. Eğer devam ederlerse köyde yaşayan dedesinin yanına gidecekti onları bırakıp.

Zaten nüfusları giderek azaldığı için masraflarda azalmıştı. Bunu düşünmek çok acıydı ama ne yazık ki gerçek böyleydi. Önceden gecekonduya gelmeyen çocuklarda artık biz de gelelim burada yaşayalım demiyorlardı. Hepsi kazandığı paralarla aynı zamanda ailelerine yardım etmek zorundaydılar. Kemal gibi her birini kurtarmak için bir Yusuf feda edecek hali yoktu artık bu ekibin. Bundan sonrası için tek istekleri geldikleri noktadan daha geri gitmemekti sadece. Daha fazlasını ve daha iyisini istemekten vazgeçmişlerdi.

Böylece aradan bir yıl daha geçti. Levent başarıyla mezun oldu ve gerçek bir avukat olarak çalışmaya başladı. Acemi olduğu için ona sadece takip davalarını veriyorlardı şimdilik ama daha iyi olmak için sürekli çalışmaya devam ediyordu. Kendisine Savcı olmayı hedef koymuştu. Savcı olursa kendine ve arkadaşlarına daha çok faydası olacağına  inanıyorduç Gülşen’de Savcı Levent Petek’in karısı olacaktı. Aslında ilk maaşının yarısını gecekondunun ortak kutusuna koyarken kalanı ile de bir tane yüzük almıştı Gülşen için ama  Yusuf’un başına gelenleri öğrenmesiyle her şey birden değişivermişti. Şimdi ise ona daha iyi bir yüzük alarak evlenme teklif etmek istiyordu Onu gecekondudan çıkartacak ve hayatını kurtaracaktı. Beğendiği yüzüğü alabilmesi için altı aylık maaşından kenara bir miktar ayırması gerekecekti.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s