Murat’ın haberini alışlarının üzerinden iki ay geçmiş olmasına rağmen Feryal’de hiç bir düzelme yoktu. Kız iyice aklını kaçırmıştı. Utku ve Levent onu bir yere yatırmaları gerektiğini düşünüyorlardı ama diğerlerinin gönlü razı değildi. Şimdi Ferhat’ın nöbet bekleme sırası Feryal içindi. Kıza çoğu zaman gücü yetmese de elinden geleni yapmaya çalışıyordu.
Son soygundan Murat için avukata verilen para haricinde kalan epeyce vardı. Çocuklar artık on sekizlerini doldurdukları için daha iyi işler bulmaya başlamışlardı. Elbette ciddi bir fark yoktu ama eskisi gibi çocuk işçi statüsünde olmadıkalrı için hepsi olmasa da bir kısmı sigortalı çalışıyordu artık. Bu da sağlık sisteminden yararalanabilmeleri anlamına geliyordu en azından.
Garip bir şekilde evden ayrılanların hiç birinin peşine düşmemişti ne polis, ne de aileleri.
“İşte bu kadar değerliyiz hepimiz, bir boğaz eksildi diye bakıyorlardır ardımızdan!” diyordu Derviş sürekli. Sanki hayatını yeni farketmiş gibi en çok o içerlemişti bu duruma niyeyse. Oysa tam sekiz kardeşlerdi. Üçü kız beşi oğlan. Hiç biri evli değildi henüz ki kızların en büyüğü on altısına geldiği için babası yakında Mürşide abla gibi onu da birine satardı. Feryal’ın durumundan ailesine veya Mürşide’ye bahsetmemişlerdi. Zaten annesine köyden nasıl ulaşacaklarını bilmiyorlardı. Hiç değilse Mürşide’nin yine de dönebileceği bir evi olduğunu bilsin istiyorlardı ama ona da nasıl haber ulaştıracaklarından emin değillerdi. Kızcağız kocasının yanında bir babasının cenazesine katılmış, adam sonra onu kolundan tuttuğu gibi kimseyle konuşturmadan arabaya bindirip götürmüştü. Mürşide’nin babası için acı duyduğunu kimse sanmıyordu ama en azından annesi ve kız kardeşi ile iki çift laf edecek fırsatı bile bulamamıştı.
Levent’in mezuniyetine çok az kalmıştı. Murat’ın başına gelenlerden sonra bir an önce mezun olup para kazanmak istiyordu artık. Arkadaşlarını da kendisini de aileleri olmadan yaşatacak noktaya getirmeye yemin etmişti kendi kendine. Diğerleri ne kadar iyi işlere girselerde hiç biri onun avukat olarak kazanacağını kazanamazdı. Ferhat’ı sınava hazırlıyorlardı ama Feryal’in evdeki durumu onun hazırlanmasına da engel oluyordu. Levent ve Utku biraz da bu yüzden istiyorlardı kızı bir yere yatırmak. Bu şekilde hem ona profosyonel yadım sağlayamıyor hatta belki zarar veriyorlardı. Hem de başta Ferhat’in gelecek için hazırlanması dahil, evdekilerin psikoljileri de sürekli olumsuz yönde etkileniyordu.
Birlikte çok acı tecrübeler ediniyorlardı. Bunlar onları birbirine daha güçlü bağlıyor olsa da ileri bakmak zorundaydılar. Yaşıtlarına göre zaten çok çok geride başlamışlar ve onlara yetişme şansları olmamıştı hayatları boyunca, bir de bu tür acılarla gerilemeye başlarlarsa o zaman hiç şansları kalmazdı. Hayat, insanlar, her şey karşıydı sanki onlara. Eski sokaklardan, yeni insanlar çıkmasını istemiyordu hiç biri belli ki.
Sonunda bir gün Ferhat yıkanan çamaşırları toplamak için bahçeye çıktığında, Feryal nasıl yapmışsa yapmış ve evden kaçıvermişti. Ferhat bahçede biraz fazla oyanınca onun kaçtığını geç farketmiş, sokağı ve çevreyi boylu boyunca aradığı halde bir türlü izine rastlayamamıştı. Akşam diğerleri eve döndüklerinde hep birlikte çıkıp onu aramaya başladılar ama ne yazık ki Feryal’i gören kimse olmamıştı.
Evden çıkar çıkmaz bir şekilde mezarlığa kadar gidebilmişti Feryal. Hava kararana kadar Murat’ın mezarı başında oturup, ağlamış ondan af dilemişti. Murat’ın ablası kocası ile kardeşinin mezarına gelince onu bulmuş, oturdukları sokağın başına kadar geri getirmişti. Ferhat geri döner umudu ile sürekli evin dönünde gezinip durduğundan Feryal’in arabadan indiğini görür görmez onu yakalamak için ona doğru koşunda Feryal’de koşmaya başlamış aklı zaten yerinde olmadığından yoldan geçen arabanın ona çarpmasıyla yere yuvarlanıvermişti.
Ferhat onun yanına ulaştığında şoför panik halinde inmiş ona bakıyordu. Kız o kadar çok çığlık atıyordu ki etraftan birileri hemen ambulansı aradı. Ferhat onun kardeşi olduğunu söylemeyi akıl edip ambulansa son anda binivermişti.
Feryal’in kalça kemiği ve bacaklarında kırıklar olduğundan hemen ameliyata alındı. Hastaneden diğerlerinin iş yerlerini arayan Ferhat hem paniğe kapılmış hem de çok korkmuştu. Sürekli onu kovaladığı için bu kazanın olduğunu tekrarlıyordu. Oysa zaten onu yakalamaya çalışmasa Feryal yine alıp başını gidecekti.
Çocuklar hastaneye ulaştıklarında Ferhat kordidorda ağlıyor, Feryal ise hâlâ ameliyattaydı. Çarpan aracın şoförü de onlara birlikte koridorda bekliyordu. Sonuçta Feryal birden onun önüne atlamıştı adamcağız da ne olduğunu anlayamamıştı. Görgü tanıkları ve Ferhat’da adamın anlattıklarını doğruluyordu.
Uzun süren bir ameliyatın ardından Feryal yoğun bakıma alındı. Doktorların söylediğine göre bacakları çok fazla hasar görmüştü ve bir daha eskisi gibi gezip dolaşabileceğini sanmadıklarını söylediler. Kızın zaten aklı da çok başında olmadığı için sakinleştirici de verilmişti ekstradan.
Feryal’in bir daha eskisi gibi sağlıklı gezip dolaşamayacağı fikri de iyice canlarını sıkmıştı. Böyle olunca en azından kaçıp gidemeyecekti belki ama hayatı giderek kısıtlı bir hale geliyordu ve onlar olmadan tek başına hayatını devam ettirmesi imkansızdı artık.
Utku onu hastanede bırkıp eve dönerlerken, “Feryal’e evde bakmaya devam edemeyiz!” dedi kararlı bir sesle, “Bunda ısrar ederseniz bu ona ve bize daha fazla zarar vermeye devam edecek!”
Levent eve dönmek zorunda olduğu için onu onaylayamadı bu sefer ama hepsi onun da aynı fikirde olduğunu biliyorlardı. Gülşen kardeşinden sonra Serap’ı da kaybetmek istemediği için en çok o istemişti evde bakılmasını. Ancak bu gün yaşanılan olaylardan sonra hiç biri itiraz edemedi Utku’ya.
Zavallı Ferhat hâlâ şoku atlamamıştı. Feryal evde kalmaya devam ederse en çok o zarar görecekti bu noktadan sonra. Hiç değilse da derslerine odaklanır ve üniversiteyi kazanmak için daha fazla çaba gösterirdi.
Kimseden ses çıkmayınca Utku “Bu sessizliğinizi onay olarak kabul ediyorum! Yarından itibaren onu yatırabileceğimiz bir devlet bakımevi araştırmaya başlayalım hepimiz!” diyerek konuyu bağladı,
Feryal’in ameliyat sonrası bakımının yanısıra bacaklarının güçlenmesi için fizik tedavi de görmesi gerekiyordu. Doktoruyla durumlarını konuştular. Allah’tan adam iyi bir adam çıktı ve kendi imkanlarıyla şehrin daha uzak bir köşesinde olsa da Feryal’i hiç para ödemeden yatırabilecekleri bir bakımevi ayarladı. Ruh sağlığı içinde orada özel bir bakım görme imkanı olacaktı.
“Orası çok uzak ama!” diyecek oldu Gülşen ama diğerlerinin bakışları ile karşılaşınca vazgeçti. Kalması için ısrar etmenin bir anlamı olmadığını biliyordu. En azından Feryal’i tam olarak kaybetmemilerdi. Orada en azından ruh sağlığı açısından düzelme ihtimali vardı. Ondan da önemlisi ömrünün sonuna dek orada ücretsiz bakım hakkı sağlanabiliyordu. Güvende olacaktı.
Feryal’in de hastanede ki bakım sürecinin tamamlanıp, bakımevine geçişinin ardından motivasyoları iyiden iyiye düştü. Evde neredeyse kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.
(devam edecek)