Mavi kelebek – Bölüm 18

Tılsımın yüzünde bir maske olduğunu o zaman farketti prens Hao ve sorusunu tekrarladı.

“Kimsin sen ve bana ne yapıyorsun?”

Mavi yine cevap vermedi ama prensin gözlerine öyle bir takıldı ki bir  türlü kendini toparlayamıyordu.

Prensin boştaki eli Mavi’nin yüzündeki maskeye gitti doğrudan. Bu arada Antiyev elini hemen silahına atmıştı tılsımın vereceği tepkiye karşılık olarak. Oysa Mavi hâlâ büyülenmiş gibi prense bakıyordu.

Maske indiğinde prens onun yüzündeki yaralardan önce gözlerini gördü.

“Bu gözler! Neden bana bu kadar tanıdık geliyor?”

Antiyev onun bir kız olduğunu görünce şaşırmıştı. Kızın yüzündeki yaralar oldukça derin ve kötü görünüyordu ayrıca. Maskenin bunun için kullanıldığını hiç düşünmemişti.

Mavi ne yapacağını bilemiyordu. Babasının söylediklerinin dışına çıkmaması gerekiyordu. Prensin her akşam olduğu gibi neden uyuyamadığından emin değildi. Ayrıca odadaki korumanın her an onun üzerine atılacakmış gibi dolanmasından da son derece tedirgin olmuştu. Ona söylenilenin dışında bir şey yapmamıştı.

“Konuşamıyor musun?” dedi prens ona bakmaya devam ederek. Antiyev onun dilsiz olmadığını biliyordu, daha önce babası ile konuştuğuna şahit olmuştu.

“Konuşabiliyor efendim!” dedi Mavi’ye cevap fırsatı bırakmadan.

Mavi, Antiyev’in neden burada olduğunu bildiğini biliyordu. Neden şimdi sanki bir casusmuş gibi onu sorguladıklarını anlayamıyordu. Ancak görünüşe göre prens uyumumamıştı ve zaten bu geceki seansa devam etmeleri de mümkün değildi. O yüzden daha fazla susmasının bir anlamı olmadığına karar verdi.

“Kral babanız tarafından sizi iyileştirmek için görevlendirildim” dedi nazikçe

“Peki nasıl yapıyorsun. Sen bu odaya girdiğinden beri o yanımda gibi hissediyorum ben?”

“Ben bir tılsımım sizin güzel anılarınızı canlandırıyorum muhtemelen, bende sizi görüyorum bu seanslar sırasında. Yani özlediğinz kişi ile birlikte!”

“Ciddi misin?” dedi prens heyecanla, “O zaman yanılmıyorum değil mi? Onun ruhu benimle ama sadece sen geldiğinde hissettirebiliyor kendini. Lütfen benimle kalma süreni uzatamaz mıyız? Sen seansını yaparken uyanık olup bu hissi almaya devam etsem olmaz mı?”

“Ben! Ben bilmiyorum!” dedi Mavi şaşkınlıkla, “Bunu babama sormalıyım! Seanslar sırasında sizinle konuşmamam gerekiyor!”

“O zaman geceleri seanslarını yapıp, gündüzleri benimle vakit geçirebilrisin belki?” diye devam etti prens heyecanla.

Antiyev prensin bu saçmalığa inanmaktan kurtulmasını isterken onun daha da inanmasına neden olmuştu istemeden. Öte yandan nişanlısı öldüğünden beri ilk kez prensi bu kadar heyecanlı ve coşkulu görüyordu. O yüzden daha fazla karışmadan nöbet yerine geri çekildi varlığını unutturmak için.

Prens Mavi’yi gün doğana kadar odasına geri yollamadı ve uyumadı da. Mavi yanlış bir şey yapmamak için onunla fazla konuşamayacağını söylediği için ikisi sessizce ve mutluluk dolu olarak oturdular beraber.

Mavi maskesini geri takmaya çalışınca prens ona bunu istemediğini söyledi.

“Böyle daha güzelsin lütfen onu takma yüzüne benimleyken. İnsan olduğunu bilmek istiyorum!”

Bir tek ailesinin yanında maskesini çıkaran Mavi tereddüt etse de kabul etti prensin bu isteğini.

Gün ağarınca gitmek üzere ayağa kalktı ve prensten izin isteyerek odadan çıktı. Maskesini yeniden takmıştı, koşarak odaya gitti ve babasına heyecanla olanı biteni anlattı. Prenste o odadan çıkar çıkmaz Kral Laan’ın odasına dalmıştı. Uykudan uyanan kral oğlunun bu telaşla ne yaptığını anlayamadığı için önce korktu ama sonra onu dinleyince mutlu oldu. O da tıpkı Antiyev gibi Bleu ve ailesinin ölümünden sonra onu hiç bu kadar kendinde görmemişti.

“Baba o tılsımın sürekli benimle olmasını istiyorum lütfen! Sarayın tılsımı olabilir, geceleri beni tedavi edebilir. Ancak hep benimle olsun ne olur! O kız benim ilacım!”

Kral tılsımın oğlu üzerinde yarattığı bu inanılmaz değişimden etkilenmişti. Belki de Gameun bu tılsım ailesinin çok etkili olduğunu bildiği için onları takip ediyordu. Onları kullanarak saraya daha fazla zarar verme niyetindeydi.  Yine de temkinli olmak koşuluyla uygun bulduğunu iletti oğluna. Hao sevinç çığlıkları atarak odasına döndü. Saraydaki herkes Hao’nun neredeyse unutmaya başladıkları sesi ve gülümsemesini görünce hayrete düştüler.

Olanları sakin karşılayan tek kişi Tılsımdı. Mavi’ye bakıp, “Gördün mü sen gerçek bir tılsımsın. Prens iyi olana kadar onunla olmalısın!” diye cevap verdi ki odalarının kapısı çalındı ve kralın kararı onlara da ulaştırıldı. Mavi artık bu  odada kalmayacak prensin yanındaki odada kalacak ve saray tılsımı olacaktı.

“Sizden ayrılacak mıyım yani?” dedi Mavi babasına bakıp endişeyle.

“Hayır bu bir ayrılık değil Mavi, terfi kızım!”

Ble ve Lurji Tılsım’ın Ble’nin zihnine gönderdiği mesajı öğrenince sevinçten deliye dönmüşlerdi.

“Siniy artık hep prensin yanında olacakmış Lurji, saray tılsımı, Hao’nun özel tılsımı olmuş!”

Bir kaç gün sonra Kraliçe’de de olumlu düzelmeler başladı ama tılsımların bile aşamayacğaı bir hastalığa yakalanmıştı. Çok fazla ömrü yoktu ama kalan ömrünü daha iyi geçirebileceği bir duruma ulaşmıştı. Oğlunun düzelmesi de bunda çok etkiliydi. Hao sevinçle onun odasına gelmiş ve ona bir an önce iyileşmesini beklediğini söylemişti. Oğlunu yine eskisi gibi gören kraliçe göz yaşlarına boğulmuştu bu sahnenin ardından. Öleceğini sarayda kimsenin bilmesini istemediğini söylemişti Tılsım’a. Tılsım’da bu sırrı koruyacağına söz vermişti. O kendini cezalandırıyordu yaptıkları için, iyileşmek istemiyor. O güzel ailenin ölümüne neden olduğu için yaşamayı hakketmediğini düşünüyordu. Tılsım onun kararına saygı duyuyordu. Yaşam hakkı ve yaşama kararı tamamen  onundu. O vicdanlı bir kadındı, bu yükle sağlıklı ve mutlu yaşaması artık mümkün değildi. Şimdi ölmeyi seçmese bile yakın tarihte yeniden hastalanacaktı.

Böylelikle sıra Charny’e gelmişti. Tılsım sadece bir hafta onun odasına kaldı. Bu üç gece boyunca Charny hayatının en berbat saatlerini yaşadı. Siniy ve ailesinin çığlıklarını duyuyordu. Odadan fırlıyor ve koridorlarda koşuyordu.

Tılsım bir haftanın sonunda Hao ve krala onun için yapılacak bir şey kalmamış olduğunu söyledi. Kız aklını oynatmıştı bu bir travma değildi. Bu nedenle bakıma muhtaçtı. Yakında kendine ve çevresine de fiziksel karar vereceği kesindi. Saraydan uzak sakin bir yerde bakılması çok daha uygundu bu yüzden.

Kral ve prens Hao itiraz etmediler Tılsımın söylediklerine. Kraliçe ve prens üzerindeki etkisi belli olan bir tılsımın sözlerinden şüphe duymaları için bir neden yoktu. Bu arada Mavi ve prens gündüzleri birlikte vakit geçiriyorlar ve sohbet ediyorlardı. Mavi prens ile sarayın içinde dolaştıkça o ve sevgilisine dair daha çok şey görüyordu. Prens sarayda onun maske takmasını istemediği için artık herkes yüzündeki yaraları görebiliyordu. Arkasından söylenilen

“Zavallı kız!” seslerini duysa da aldırmıyordu, çünkü o da prens Hao kadar mutlu hissediyordu kendini burada. Bir süre sonra herkes ona ve yaralarına alışmaya başlamıştı zaten.

(devam edecek)

 

 

 

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s