Mavi kelebek – Bölüm 13

Bu yedi ay boyunca Azulya’da da pek çok şey yaşanmıştı. Prens Hao babasının isteğine karşı gelemediği için Alim Gameun’un kızı Charny ile dillere destan bir düğünle evlendirilmişti. Halk prensin yeniden normal hayatına dönmesi ve gösterişli bir düğünle evlenerek  ülkenin geleceğini devralmasından çok hoşlanmıştı. Kral halkın bu düğünde eğlenip memnun kalması için kale içine pek çok yiyecek ve içeçecek alanı kurdurtmuş ve eğlenceler düzenletmişti.

Aslında kale dışındaki arazilerde yaşayan ve fakir olan halk bu  ikram ve şaşadan o kadar hoşlanmıştı ki krala ve prense duydukları güven tazelenivermişti kolayca. Charny bu törenler boyunca her şeye karışmış saray çalışanlarını canından bezdirmişti. Kraliçe de köşesine çekildiği için ortam tamamen ona kalmıştı. Alim kralın dünürü olarak iyice böbürleniyordu artık. Kral Laan ise ülkesine hizmet ettiğini düşünerek kendini çok iyi hissediyordu. Ne karısının gücendiğinin, ne saray halkının isyanının ne de alimin böbürlenmelerinin farkında değildi. Hao istemese bile rolünü başarıyla oynamış, halkın güveni yeniden kazanılmış, saltanat garantilenmişti.

Şimdi kral soyunun devamı için bir veliaht gerekiyordu. Hao kral olduğunda en az bir prensi olmalıydı. Charny ilk geceden Hao’yu baştan  çıkaracağı konusunda kendinden çok eminken ne yazık ki beklediği gibi bir gece olmamış, prens daha en başından onu odasına almamıştı. Odanın kapısından dönüp prensin hizmetkarlarına da rezil olan Charny ertesi gün yeniden prensin odasına gelmiş, ilk geldiğinde yaptığı gibi odaya zorla girmişti. Ancak ne yaparsa yapsın prensin dikkatini çekmeyi başaramadığından gece yarısı olmadan yeniden  odasına dönmek zorunda kalmıştı. En azından prensin odasına girdiği için onların birlikte olduğunu düşünmelerine yetmişti saraydakilerin. Böyle böyle her akşam azimle prensin odasına gelmeye  devam etti.

Prens Hao ona “Bu evliliği babam istediği için yaptım Lady Charny, amacım sizin onurunuzu kırmak asla değil. Ancak yaşadıklarımı yakinen bilen biri olarak lütfen size biyolojik bir eş olmamı beklemeyin benden. Sarayın Lady’si olarak daima protokolde yanınızda olurum ancak özel hayatımız olmasını istemiyorum.”

Charny o zaman prense en azından odasına gelmesine izin verirse o zaman dedikoduların önünü kesebileceğini söyleyince prenste bunu haklı bulup sonunda onunla aynı odada kalmayı kabul etmişti. Ancak sadece uyuyorlardı. Prens odayı paylaşmaya başladıklarından sonra odaya mümkün olduğunca geç dönmek için Kraliçe bahçesinde oyalanmaya başlamıştı.

Annesinin babasına gücendiği için kendini geri çektiğini bildiği için zaman zaman onu ziyaret ediyor. Ancak kraliçe oğlunu düşürdüğü halleri görünce iyice kahroluyordu. Giderek daha yatağa bağımlı hale gelmeye başlamıştı. Sarayın Tılsımları krala onun iyileşmek istemediğini ilettiler sonunda.

Kral  Laan bir zamanla çok aşık olduğu karısının yanına gelerek onunla tedavileri neden redettiğini sorunca Kraliçe ona olan kırgınlığını dile getirdi. Laan yapması gerekenler varken onu yanlız bıraktığı için onun da karısına kırıldığını söyleyince aralarındaki soğukluğu onaramadan sohbete son verdiler.

Evleneli üç ay olmasına rağmen Charny hâlâ prensi baştan çıkaramadığı için sinirleri bozulmaya başlamıştı. Bütün halk ve saray onun gebe kalmasını bekliyordu artık ama Hao onun eline bile dokunmuyordu. Ne yapıp edip onunla birlikte olması ve hamile kalması gerekti. Aksi durumda onun kısır olduğunu düşünüp kral soyunun devamı için yeni bir kraliçe arayışına girmeleri mümkündü. Alimin tılsımları Charny için çeşitli tılsımlar yapmaya devam ediyorlardı ancak ne yazık ki bunlarda bir  sonuç vermiyordu.

Tılsım ve çocuklar Azulya’ya geri döndüklerinde Charny hâlâ emeline ulaşamamış ve herkes dedikodulara çoktan başlamıştı bile. İhbar edileceğinden korkmasa başkasından hamile kalıp prensin çocuğu olduğunu söyleyebilirdi ama bu ülkede kimseye güvenilmezdi. Bu defa kraliçelik dahil tüm saray yaşamını da kaybedebilirdi.

“Geleceğin kraliçesi kısırmış!” sözleri Azulya’nın uzak köylerine bile ulaşmıştı neredeyse. Yedi aylık evliliğe rağmen hâlâ gebe kalamayan bir genç kadının ancak kısır olduğu düşünülebilirdi. Prensin ona elini bile sürmediği gerçeğini kimseye anlatması mümkün değildi.  Bunu söylemesi prensi mutlu edemediği sonucunu çıkarmalarına neden olurdu. Giderek gerilen sinirleri sonucu geceleri ağlıyor, prens Hao’ya dedikodulardan ve bunları aşmaları gerektiğinden bahsediyor ama hiç ilerleme kaydedemiyordu. Prens onun şikayet ve ağlamaları çoğalınca yeniden odaları ayırmak ile tehdit edince bunu yapmayı bırakmıştı.  Hao’nun ruh sağlığı da düzelmek yerine sürekli bozuluyordu artık Eskisi gibi sakin biri değildi. Charny’e sabrı da çoktan tükenmişti.

Tılsım döndüklerinde onları bulmamaları için eski evine geri dönmek yerine kardeşinin gitmeden önce kullandığı evine gitmeyi uygun bulmuştu. Bu ev ormanın çok daha derinliklerinde kimsenin yolunun düşmediği ve bilmediği bir yerdeydi. Uzun süredir bakım görmediği için kötü durumdaydı ancak tüm odalarını kullanmaları gerekmediği için bir kaç odasını adam etmelerinin yeterli olduğunu düşünmüştü. Bu ev aynı zamanda Tılsım ve kardeşi Mati’nin büyüdükleri evdi. İki adette kız kardeşleri ve evde çalışanları olduğu için çocukluklarında bu büyük evde yaşıyorlardı. Yine Tılsım olan babasının sadece malzemelerini koyduğu ve bir ailenin rahatça yaşayacağı büyüklükte bahçede bir ev daha vardı.

Hepsinin birden evin bir kısmını yaşanabilir duruma getirmeleri neredeyse bir haftalarını aldı. Tılsım ve Lurji avlanıyorlar, Mavi ve Ble’de orman meyveler topluyorlardı. Tılsım kendisi dahil hiç birinin çarşıya veya kale içine gitmelerini istemiyordu. Çocukların öldüğü sanılıyordu, Tılsım’ında ortadan kaybolduğu düşünülüyordu. Bu uyarısında çok haklıydı çünkü Alim Gameun onca ay geçmiş olmasına rağmen hâlâ Tılsım’ın evini takip ettiriyordu dönme ihtimaline karşılık. Onun evi yakan kişi olabileceği dedikodusunu yaymıştı. Aile ile olan anlaşmazlığı yüzünden böyle bir işe girişip sonra da ortadan kaybolmuştu Ne yazık ki Tılsım’ın düşmanlığı tüm ailenin sonu olmuştu.

Bir kaç hafta sonra evin eksikleri yüzünden zorlanmaya başladıklarında Ble Mavi’nin zaten maskeyle dolaştığını ve bu halde onu kimsenin tanımayacağını söyledi Tılsım’a. Belki o gidebilirdi çarşıya bu yüzden. Elbette onlarda kılık değiştirip yanında olabilirlerdi.

“En çok korumamız gereken kişiyi, daha önce buralarda rastlanmamış maskesi ile haklın arasına sokup dikkat mi çekelim?” diyerek terslemişti onu.

Onca zamandır birlikte vakit geçirip plan yaptıktan sonra Tılsım tarafından terslenmek gücüne gittiği için bir daha bir şey söylememeye karar vermişti Ble’de. Tılsım kafası yoğun olduğundan kaba davrandığını geç farketmişti ancak bu tür yakın insan ilişlilerini bilmediği için unutulmasını beklemeyi seçmişti.

Ble uzun süre sessizce sadece söyleneni yaptı böylece ve eldeki imkanlarla yaşamaya devam ettiler. Mavi olanları bilmediği için neden saklanmaları gerektiğini anlamıyordu ama ormanda yaşamak zaten hoşuna gittiği için fazla üzerinde durmuyordu. Sadece Azulya’dan ayrılmadan gözlerini açtığı ev yerine neden buraya geldiklerini sormuştu Ble’ye. O da eski evin onlara küçük gelmesi yüzünden Mati’nin bu evi onlara hediye ettiği yalanını uydurmuştu. Mavi için yeterli bir cevaptı bu. O Mati ve babalarından öğrendiği onca şeyi unutmamak için sürekli tekrarlar yapıyordu kendi kendine.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s