Ailen kaderindir- Bölüm 16

“Ya anne ilkokulda komşu teyzeler geleceği zaman dikerdin beni böyle kapıya! Nasılsa bizde kalmaycaklar mı? Gideyim ben şimdi akşama gelince tanışırım!”

“Enes! Bu insanlar bizim için önemli diyorum. Bunun da mı anlamı yok senin için?” dedi Hasret hanım bir yandan evin orasını burasını toparlarken, “Banyoya misafir havlusu çıkardın mı?”

“Ne havlusu?” dedi Enes şaşkınlıkla.

“Misafir havlusu oğlum, tabi nereden bileceksin sen hiç çıkarmadın ki!” dedi sonra kendi kendine.

Enes söylene söylene odasına gitti. Bu misafirler yüzünden  annesi iyice gerilmişti. Sırf bu yüzden merak ediyordu kimdi bu insanlar, neden bu kadar önemlilerdi.

“Ah Hasret! Hem çocuğu ikinci plana atmayım diyorsun, hem bir kızın olduğunu öğrenince oğlundan kızın gibi davranmasını bekliyorsun! Ne bilsin çocuk misafir havlusunun yerini?” diyerek kendi kendini azarlıyordu Hasret hanım havluları ararken.

Tam o sırada kapı çaldı, Rıfat bey misafirler ile kapının önünde duruyordu.

“Enes!” diye bağırdı Hasret hanım yine düşünmeden.

“Hay Allahım ya!” diyerek daha yeni uzandığı yatağından fırlayıp kapıya gitti Enes .mecburen. Hasret hanımda elinde bırakmaya fırsat bulamadığı havlularla gelmişti. Rıfat bey onları almaya gittiğinden beri heyecanını ev işleriyle bastırmaya çalışıyordu. Kendi kızıyla karşılaşacağı için mi heyecanlansın, yoksa oğlu öz annesi ile karşılaşacağı için m gerilsin çok emin değildi. Son anda “Ya Enes onu daha çok severse?” diye bir soru belirdi zihninde. Onu duymaza gelmeye çalıştı hemen ve açtı kapıyı.

“Hoş geldiniz!” dedi gülümseyerek, gözleri hemen Nisa’ya kaydı.

“Hoşbulduk!” diyerek ayakkabılarını dışarıda çıkardı Filiz’de, onunda gözü hemen Enes’e gitmişti. Ne kadar yakışıklı bir delikanlıydı oğlu, “Maşallah!” dedi içinden.  Enes onun dikkatli bakışlarından habersiz telefonu ile oynuyordu Hasret hanımın arkasında.

“Dışarıda çıkarmayın ne olur, içeride çıkarıyoruz biz!” diyerek terlik aranmaya başladı Hasret hanım hemen. Sanki hayatında ilk kez misafir ağırlıyor gibi şaşkındı. Filiz oğlundan gözünü alamadığı için onun  heyecanını farkedecek durumda değildi. Bu  iki kadın ve çocukları doğumun olduğu geceden sonra ilk kez bir araya gelmişlerdi ve  yine hiç biri birbirinin farkında değildi. Ortamdaki eksik kişlier Emine hanım ve Gonca’ydı sadece.

Enes telefonunda başını kaldırıp Nisa ve Filiz’e baktı ve “Hoşgeldiniz!” dedi annesinin dürtmesiyle.

Nisa gülümsedi ona bakarak, Filiz hâlâ hayran hayran bakıyor ve olduğu yerden kıpırdamıyordu. Hasret hanım ve Rıfat bey kızlarını daha önce bir kez görüp bu ilk şoku atlatmışlardı. Ona rağmen onun varlığı yüzünden nefesleri duracak gibi hissediyorlardı.  Filiz’in şaşkınlığına hak verseler bile çocuklar şüphelenecek diye endişelendikleri için onu kolundan tutup “İçeri geçelim mi?” dediler. Filiz o zaman kendine geldi biraz. Aklında binlerce düşünce uçuşmuştu bir iki dakikanın içinde.

“Özür dilerim!” dedi mahcup bir şekilde Hasret hanıma bakarak.  Hasret hanım gülümsedi ona hafifçe.

“Oğlumu benim kadar sevmesi mümkün mü?” diye sordu zihnindeki ses ona, “Ben Nisa’yı oğlum kadar sevebilir miyim?” diye sordu o da zihnine. Sonra yeniden toparlanıp Filiz’e döndü.

“Nasıl geçti yolculuğunuz? Sizi oğlumla tanıştırayım! Enes!”

Enes gülümseyerek kafasını salladı yeniden. Annesinin tuhaflığından sıkılmaya başlamıştı artık. Daha önce hiç böyle yapmazdı misafir geldiğinde. Nedense bu insanların lafı geçmeye başladığından beri tuhaf davranıyordu evdekiler. Gözünü dikip Nisa’ya baktı sonra, “Bu kız yüzünden mi acaba? Kendilerince bu kız ve benim için bir oyun içinde olmasın bunlar?” Birden gerildi o da, “Yok canım daha  neler!” dedi sonra yine kendi kendine.

Odanın içinde herkesin iç sesi duyulabiliyor olsaydı bayağı gürültü çıkardı. Bir tek Nisa sakin sakin telefonunda arkadaşlarına mesaj yazıyordu, “Evet geldik. Deniz görünüyormuş bizim evden! Evimize geçince gelir kalırsın bizde!”

Kızının telefonunda mesaj yazdığını gören Filiz’de diziyle onun dizine vurdu hafifçe. Annesininkine benzeyen bu tavrı görünce güldü Enes. Nisa başını kaldırdığında gülerken yakalandı ona.

“Enes istersen Nisa kızımızı al da biraz çıkın dolaşın. Etrafı özellikle de evi merak ediyordu. Belki önünden geçersiniz.”

Nisa ve Enes birbirlerine baktılar. İkisinin de gönlü olmadığı açıktı ama yine de boyun eğip kalktılar.

“Ne konuşacağım ben tanımadığım kızla?” diye homurdandı Enes sadece annesinin duyabileceği bir ses tonunda. Hasret hanım yüzünün ifadesini korumaya çalıştı sadece, tepki vermedi Enes’e.

“Sahil yakın mı?” diye sordu Nisa dışarı çıkar çıkmaz.

“Uzak sayılmaz oraya mı gidelim?”

“Evet denizi görmek istiyorum gerçekten. Sen her zaman görüyorsundur ne güzel!”

“Sen de göreceksin bundan sonra, burada yaşamayacak mısınız?”

“Doğru!” dedi Nisa. Aslında bu niyetle gelmişlerdi ama nedense hep geri döneceklermiş gibi hissediyordu. Yani tatile gelmişlerde bir gün bitecekmiş gibi. Nisa dikkatli dikkatli etrafına bakınıp tanımaya çalışırken konuşmadan yürüdüler sahile doğru.

“Burası da market!” dedi Enes orta halli bir marketin önünden geçerken, “Yürüyerek geliniyor yani, bir şey lazım olursa!”

“Teşekkürler!” dedi Nisa, marketin kapısındaki eleman aranıyor ilanına  takıldı gözü hemen ama Enes’e bir şey söylemedi.

“Nisa’ya bir şey söylemediniz değil mi?” dedi Hasret hanım çocuklar çıkar çıkmaz.

“Yok hayır söylemedim tabi ki!” dedi Filiz, “Öyle anlaşmamış mıydık?”

“Evet öyle anlaştıkta ben yine de sorayım dedim”

Havlular hâlâ elindeydi Hasret hanımın. Onları çevirip duruyordu eliyle. Rıfat bey karısına gözüyle işaret edince, farkedip durdu.

“Yorulmuşsunuzdur, sormadıkta  yemek hazır aslında!” diyerek kalktı sandalyesinden.

“Otobüste yedik inmeden zahmet etmeyin.”

“Bir çay koyayım o zaman!” diyerek mutfağa geçti Hasret hanım. Filiz ile Rıfat bey konuşacak bir şey bulamamanın sıkıntısıyla birbirlerine bakıp gülümsediler

“Allah’ım inşallah doğru bir şey yapıyoruzdur!” dedi Hasret hanım havluları banyodaki yerlerine koyarken kendi kendine. Sonra mutfağa geçip çayın suyunu doldurdu. Rıfat beyle salonda oturmaktan huzursuz olan Filiz’de kalkıp geldi mutfağa.

“Yapılacak bir şey varsa yardım edeyim dedim” dedi utanarak.

“Yok, yok merak etmeyin. A ben  size odanızı göstermedim, eşyalarınızı yerleştirmek istersiniz belki çay olana kadar!” diyerek merdivenlere doğru yöneldi sonra. Filiz’de antrede duran valizlerini alıp yürüdü peşinden.

“Şimdilik yani eviniz hâlollana kadar burada kalacaksınız. Çok büyük değil ama umarım memnun kalırsınız!” dedi Hasret hanım odanın kapısını açıp gösterirken. Odada iki tane tek kişilik yatak, bir tane de gardırop vardı.

“Çok zahmet verdik size teşekkür ederim” dedi Filiz içeri girerek.

“Dinlenin siz çay olunca seslenirim ben!” diyerek onu yanlız bıraktı Hasret hanım ve merdivenlerde ayak sesi duyuldu sonra. Belli ki yeniden mutfağa gitmişti.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s