“Biz kızımızı gördük ve ona kavuşmak istiyoruz, elbette sizin elinizden almak değil niyetimiz. Sizin de oğlunuzu görmek ve ona yakın olmak isteyeceğinizi düşündük!” demişti Hasret hanım Filiz’e geldiklerinde.
“Bakın biz kardeşiniz gibi kötü niyetli insanlar değiliz, sizden para isteyecek de değiliz. Bizim amacımız çocuklarımıza yakın olmak sadece, sizin ve bizim için. Hem büyüttüğümüz hem de biyolojik çocuklarımıza!” diye eklemişti Rıfat bey.
“Peki bu nasıl olacak?” diye inlemişti Filiz. Şok geçirme sırası ona gelmişti.
“Sizi çok iyi anlıyoruz. Bir teklif ile geldik bu yüzden!”
Hasret hanım ve Rıfat bey son bir ay içinde hem çocukları koruyacak hem de hepsini bir arada tutuacak bir plan yapmışlardı. Bu plana göre Filiz ve Nisa onların Mersin’de oturdukları eve çok yakın ve kirada olan diğer dairelerine taşınacaklardı. Bunun için Filiz’den kira istemeyeceklerdi. Yaptıkları araştırmalara göre Filiz ve Nisa’yı bu şehirde bağlayan bir şey yoktu. Zaten Nisa’da Enes gibi seneye üniversite sınavına girecekti. Mersin’de Enes’in gittiği okula gidebilirdi.
Enes’in yabancı dil ile ciddi probemleri vardı ve Rıfat bey ona ders aldırmayı düşünüyordu. Filiz’de İngilizce öğretmeni olduğuna göre bu dersi oğluna kendisi verebilir böylece onunla uzun uzun başbaşa vakit geçirebilirdi
Hasret hanımların onların eski bir ahbabı olduğunu söyleyeceklerdi. Gonca’yı da çok sevdiklerini onun kaybının ardından onlara sahip çıkmak için böyle bir davette bulunduklarını Filiz hanımın da bu desteği kabul ettiğini açıklayacaklardı çocuklara. Filiz’in merhum kocasının ailesinin bu konuya karışacaklarını veya çocukların değiştirildiğini bilmelerine gerek yoktu. Enes zaten Rıfat beyler tarafından yeterince mirasa sahip olacaktı. Nisa’da merhum babasından miras alacaktı. Bu anlamda ikisinin de bir mağduriyetleri olmayacaktı. Çocuklar tanışacak ve kardeş gibi büyüme şansına sahip olacaklardı. Nisa ile yakınlık kurmak için de Hasret hanım ve Rıfat bey ellerinden geleni yapacaklardı.
Tek bir şartları vardı. Çocuklar asla ve asla bu konudan haberdar edilmeyeceklerdi. Onlar daima büyüdükleri ailelerini gerçek aileleri bileceklerdi. Aksi duruma ikisini de kaybetmeleri söz konusu olabilirdi. Ergenlik çağında iki çocuğun bunu doğru değerlendirmesini beklemek mümkün olmazdı. Bu tür bir riske girmeye gerek yoktu.
Filiz hanıma düşünmesi için zaman vermek istiyorlardı ama taşınıp izini kaybettireceğinden korktukları için buna şimdilik sıcak bakmıyorlardı. Gonca’nın yaptıklarından sonra Filiz’e de güven duymadıklarını itiraf etmek zorundaydılar.
“Size bir kira sözleşmesi getirdik” dedi Rıfat bey, “Elbette kira ödemeyeceksiniz ama bu sizi daha sonra yasal yollardan bulabilmemiz için bize de bir garanti olacak. Aklımıza daha iyisi gelmedi.”
“Bir yere kaçacak değilim!” dedi Filiz, “Ayrıca ben Gonca’da değilim! Kaçarsam oğlumu sonsuza kadar kaybedeceğimi biliyorum!”
Böylece kira sözleşmesini imzaladı ve Hasret hanım ve Rıfat bey ona biraz zaman tanıyacaklarını söyleyerek kalktılar. Karı koca bu süreç içinde şehri terketmemeye karar vermişlerdi ama bundan Filiz’e bahsetmediler. Güray her gün evi gözetleyecek ve bir kaçış belirtisi görürse onlara haber verecekti.
“Allahım bu yaptıklarımıza inanamıyorum!” dedi Hasret hanım Filiz’in evinden çıktıktan sonra,
“Bence aklı başında bir kadına benziyor!” dedi Rıfat bey de
“Evet Gonca’da öyle gözüküyordu!” dedi karısı hırsla, “İnşallah yüzümüze gözümüze bulaştırmadan hallederiz bu işleri!”
“Bekleyip kızımızı bir kez daha görse miydik acaba?”
“Benim de aklıma geldi ama kadını iyice korkutmamak için soramadım!” diye cevap verdi Hasret hanım.
Filiz onlar kapıdan çıktıktan sonra kendini koltuğa bıraktı.
“Aman Allahım Gonca bunu bize nasıl yaptın? Yıllarca gözümün içine baka baka bu yalanla nasıl durdun karşımda? Şimdi ne yapacağız?”
Nisa eve geldiğinde annesini göz yaşları içinde koltuğa kapanmış halde buldu. Ölümlerin ardından nasıl sarsıldığını bildiği için hemen onu teselli etmeye çalıştı.
“Anneciğim ne olursun üzülme, biz seninle her şeyi atlatabiliriz. Sana söz veriyorum daima yanında olacağım, teyzemin yokluğunu sana hissettirmeyeceğim inan bana!”
Nisa’nın bu sözlerinin ardından daha çok ağlamaya başladı Filiz ve kızına sımsıkı sarıldı.
“Ben de seni asla bırakmayacağım canım kızım! Hayatın bizden çaldığı her şeye yeniden sahip olacağız!”
Nisa annesinin ne demek istediğini anlamadı ama başını onun omuzuna bıraktı.
“Canım annem!” dedi yürekten bir sesle.
“Canım kızım!” dedi Filiz’de.
Filiz’in kendine gelmesi bri hafta kadar sürdü Bu bir hafta boyunca sabahlara kadar uyuyamadı. Şimdi aklını başına toplayıp her iki çocuğu için de güçlü olmak zorundaydı. Rahmetli eşine de bunu borçluydu. Gonca onların oğlunu çalmıştı. Kim bilir belki de oğulları aynı babasına benziyordu. Belki o yaşatıyordu damarlarında babasını. Nisa’nın da babasına benzediğini düşünmüştü yıllarca ama Hasret hanımı görünce kızın kime benzediğini daha iyi anladı. O tıpkı annesine benziyordu. Kim bilir belki de Enes Filiz’e benzemişti. Bu konuda bir şey söylememişlerdi giderken onun da sormak aklına gelmemişti. Şimdi bir kızı bir de oğlu vardı demek.
Nisa onun kanı, canı her şeyiydi. Ondan asla vazgeçemezdi. Çocukların bu olanları asla bilmemesi konusunda Hasret hanımlara katılıyordu. Peki ya öz annesi olduğunu söylemeden oğluna nasıl sarılıp koklayacaktı o zaman.
“Gonca bunu bize nasıl yaptın? Nasıl?” diye bağlanıyordu bu düşüncelerin sonu her gece. Kız kardeşinden nefret bile edemiyordu garip bir şekilde. Emine hanımdan da edememişti düşündükçe. Gonca’nın bu hale gelmiş olmasında onun da payı çoktu aslında. İnsan ailesini seçemiyordu. Ona sorsalar asla Emine hanımın kızı ve Gonca’nın kız kardeşi olmak istemezdi şimdiki aklıyla ama olmuş bitmişti her şey.
Enes veya Nisa’nın da böyle şansları olmamıştı. Olmuşsa da bu şansı Gonca almıştı ellerinden. Hem de sadece karlı bir gece de yaşanılan tesadüfi olaylar neticesinde. İkisinin de tüm kaderi değişmişti. Hepsinin ki değişmişti. Bunu da yapan Filiz’in kızkardeşiydi. İyileşti sandıkları Gonca!
Bu çocuklara kocaman birer özür borçluydular aslında. Bunu söylemeleri bile mümkün değildi kaldı ki düzeltmek mümkün olsun. İkisi de bir yıl sonra yetişkin olacaklardı. Bu gerçeği bilmenin onlara bir faydası olmayacaktı. Hasret hanım ve Rıfat bey haklıydı. Miras anlamında da maddi yönden denk gibiydiler. Aynı gece aynı aracın içinde doğan iki ayrı çocuk olduklarını ve o gece hayatlarının kader gecesi olduğunu asla öğrenemeyeceklerdi. Birinin genlerinde, birinin yediği ekmekte Filiz’in payı vardı. Aynı şekilde diğer aile de pay sahibiydi.
Gonca arabada olmasaydı ikisinin de hayatta olması söz konusu da olmayabilirdi öte yandan. Bu çocuklar hem hayatlarına, hem kaderlerine Gonca sayesinde sahip olmuşlardı garip bir şekilde. Anneleri de öyle. Gonca’ya hem borçlu hem alacaklıydılar düşününce.
(devam edecek)