Efe Sinem’in arkadaşının eczanesine gidip uzun uzun sohbet ettiğini duyunca önce çok şaşırdı. Sonra ikisinin o gece tanıştıklarını hatırladı ama hiç sohbet etmemişlerdi ki Efe Sinem’i bir dakika olsun yanlız bırakmamıştı zaten. Gerçi Eczane zaten Sinem’in evine en yakın yerdeydi. İlaç allmak için oraya gitmesi de normaldi. Belki o gece de tanıştıktan sonra biraz sohbet etmiş olabilirlerdi. Adama takibe devam etmesini söyledi.
Bir ay sonra Sinem’in dört kez eczaneye gidip her defasında uzun uzun oturduğu ve ardından Taner’in onu eczanenin kapısına kadar çıkıp hülyalı gözlerle uğurladığı bilgileri Efe’ye gidince artık Sinem ile ciddi ciddi konuşmaya karar vermişti. Öyle sinirlenmişti ki adamın anlattıklarını dinlediğinden beri bir türlü hırsını alamıyordu. Önce Sinem’i arayıp söylemeyi düşündü ama sonra akşam onu aldıktan sonra hazırlıksız yakalamayı daha uygun buldu.
Sinem her gün olduğu gibi program bitince aşağı inip bindi Efe’nin arabasına. Efe o arabaya biner binmez bir şeyler söylemek istiyordu ama bir an için nedense nutku durdu. Kafasından söyleyeceği cümleleri toparlamaya çalışarak Sinem’in evi yerine Taner’in eczanesinin önüne gelip park etti. Eczane elbette o saatte kapalıydı.
Sinem ne olduğunu anlamadığı için Efe’ye baktı şaşkınlıkla, “Ne oluyor?”
“Belki sen anlatmak istersin ne oluyor?”
Sinem onun Taner ile görüştüğünü bildiğini anlamıştı ama tek yaptıkları eczanede sohbet etmekti zaten.
“Burası benim alışveriş yaptığım eczane, sahibi arkadaşım” dedi önce sadece.
“Biliyorum benim de arkadaşım” dedi Efe.
“Taner ile mi konuştun?”
“Hayır ama burada ne kadar uzun vakit geçirdiğinden haberim var. Kimse bir eczaneye ayda dört beş kez uğrayıp saatlerce kalmaz. Üstelik Taner ile arkadaşlığınızdan da bana hiç bahsetmedin?”
“Ben de senin toplantıda görmeden bir süre önce tanıdım zaten onu. Sonra o toplandıda karşılaştık” diyerek başına gelenleri anlattu Sinem ona.
“Evet buraya sık uğruyorum ve onunla çok iyi anlaşıyorum aslına bakarsan. Aslına bakarsan da onu tanımadan çok önceden beri de sana ayrılmak istediğimi söylemek istiyordum ama bir türlü fırsat bulamadım.”
“Ne ayrılmasından bahsediyorsun sen Sinem. Ne zamandır böyle bir insansın. Benim eski arkdaşlarımdan biriyle saatlerce gizli görüşmeler yapıyorsun. Bunu öğrendiğimi söyleyince de zaten senden ayrılacaktım diyorsun. Biz evlenme planları yapmıyor muyduk?”
“Bak haklısın, ancak dört yıllık ilişkimiz boyunca aslında aramızda bir aşkın olmadığını anladım. Bunu düşünürsen sen de anlayacaksın. Biz birbirimizi görmüyor, konuşmuyoruz bile. Bir araya gelince de konuşacak konu bulamıyoruz zaten.”
“Taner ile senin bulduğunuz gibi mi demek istiyorsun?”
“Bu konunun Taner ile ilgisi yok. Ona ilgi duyduğumu itiraf ediyorum ama bu senden ayrılma kararı almamdan sonra oldu.”
Efe arabayı hızla kaldırdı ve sert bir frenle Sinem’in evinin önünde durdu.
Sinem arabadan iner inmez de bir şey söylemeden hızla uzaklaştı. Sinem bu şekilde olmasına çok üzülmüştü. Evet ondan ayrılmak istiyordu ama yine de dört yıllık beraberlikleri böyle bir ayrılığı hakketmiyordu. Efe şimdi onu en yakın arkadaşı yüzünden terkettiğini sanıyordu ve muhtemelen Taner’e de bahsedecekti bu konudan.
Eve girer girmez Taner’e mesaj attı, “Uyumuyorsan konuşabiliriz”
Taner hemen aradı onu, Sinem üzüntüyle Efe ile o akşam yaşadıklarını anlattı.
“Böyle bir şeye neden olduğum için geçekten çok üzgünüm.” dedi Taner, “Ancak söylediğin gibi biz seninle sadece sohbet ettik, Efe’yi üzecek bir şey geçmedi aramızda. Ben onunla konuşurum sen üzülme”
“Anlamıyorsun! Ben zaten onunla yeniden başlamak istemiyorum ama elbette bu şekilde bitmesini de istemiyorum”
“Tamam ben onunla konuşacağım” diyerek kapattı Taner telefonu. Sinem’in ağlamaklı gelen sesi yüreğini parçalamıştı. Eski bir arkadaşının kız arkadaşına yakınlaşmaya çalışmanın doğru bir şey olmadığını o da biliyordu. Bunu kontrol etmeye çalışmıştı da zaten. Efe olmasa bile Sinem’de onu durdumuştu. Ancak şimdi sanki gerçekten aralarında bir şey olmuş gibi bir duruma düşmeleri hoş olmamıştı. Efe’ye de hak veriyordu. O da onun yerinde olsa aynı şekilde hissederdi muhtemelen. En iyisi onunla konuşup en azından Sinem’in bir suçu olmadığnı anlatmaktı. Hemen Efe’yi aradı ama Efe her defasında meşgule attı aramasını.
Ertesi sabah moralsiz bir şekilde tercüme işine gitti Sinem. Bütün gece uyumadığı için başı çok fazla ağrıyordu. Öğlene doğru babasının aradığını görünce hemen açtı. Tam “Merhaba babacığım!” demeye hazırlanıyordu ki, “Sen orada ne yaptığını sanıyorsun? Bu haftasonu derhal Mersin’e geleceksin!” dedi sert sert ve telefon tık diye kapandı. Sinem öylece bakakalmıştı telefona. O kendini toparlayana kadar annesinden mesaj geldi.
“Efe sabah babanı aradı ve senin çocuklu bir adamla aşk yaşayarak onu aldattığını söyledi. Seni çok sevdiği için hayatın mahvetmene izin veremeyeceği için de bize haber vermiş. Kızım neler oluyor?”
“Allahım buna inanamıyorum!” dedi Sinem. Efe böyle bir şeye nasıl cesaret edebilirdi. Bir an için arayıp ona bağırıp çağırmaya karar verdi ama sonra her şey daha da çirkinleşebilir diye düşünüp vazgeçti.
Akşam radyoya gittiğinde o kadar kötü görünüyordu ki Derya dayanamayıp sordu ne olduğunu. Sinem hıçkırarak olanı biteni anlattı arkadaşına.
“Ah Sinem ah!” diyerek sarıldı o da. Efe’nin bunu yapabileceğini o da tahmin edememişti. Sinem kendini kötü hissettiği için yayınu Derya tamamladı o gün. Sinem’in yayında olmadığını farkedince merak eden Taner hemen mesaj atmıştı.
“İyisin değil mi?”
“Evet biraz üşütmüşüm sesim iyi çıkmadığı için Derya yaptı sunumu” yazdı ona.
“Geçmiş olsun, uğrarsan sana bir karışım hazırlarım.”
“Teşekkürler artık uğramasam daha iyi” yazdı Sinem de. Hıçkırıkları iyice arttık bu sefer.
Efe o akşam onu almaya gelmedi. Derya ile birlikte çıktılar radyodan. Derya istersen bize gel sohbet ederiz açılırsın diye ısrar etmesine rağmen Sinem otobüse binip döndü evine.
Gece Taner’den bir mesaj daha geldi, “İyisin değil mi? Efe ile konuştunuz mu?”
Eline telefonu alıp uzun uzun mesaja baktı aa cevap yazmadı. Ertesi sabah hafta sonu ailesinin yanına gitmek için biletini aldı. Babasının ne kadar sinirli olduğunu tahmin edebiliyordu. İki gün sonra otobüse binip eve gittiğinde yanılmadığını anladı.
Nedim bey hop oturup hop kalkıyordu. Gülizar hanım onun iki gündür tansiyon hapı içmek zorunda kaldığını söyledi.
“Sen böyle iyi bir ailenin oğluna nasıl böyle seviyesiz bir yaklaşımda bulunabilirsin. Biz sana hiç bir şey öğretememişiz anlaşılan. Çocuklu bir adamla bir ilişki yaşamak neyin nesidir?”
“Baba ben kimseyle bir ilişki yaşamadım. Efe yanlış anlıyor olayları. O ikimizin de arkadaşı, benim evimin yakınında eczanesi var!”
“Evet bir de Efe’nin arkadaşıyla hem de!” diye kükredi Nedim bey yeniden.
(devam edecek)