“Ne söyledi Mustafa?” diye merakla sordu Sedef, Ayça eve döner dönmez. Yolda da annesine anlatmıştı olanları gelene kadar.
“Kabul etmedi yurt dışına gitmemi. Evlenelim diyor illa ki! Ne dediysem ikna edemedim. Benim çocuğum söz hakkım var dedi!”
“E sana söyleme dedi Sanem teyze. Ne sonuca vardınız peki?”
“Bilmiyorum, ben gideceğim dedim! Kavga ettik ayrıldık!”
“Yahu zaten ayrılmaya buluştunuz!” diye kocaman bir kahkaha attı Sedef. Ayça’nın gergin suratını görünce toparlandı sonra.
“Tamam dur bakalım düşünelim yine! Aslında hakkı da var yani baba olarak!” deyince Ayça hırsla yürüdü içeri doğru.
“Neye hakkı var! Ben çocuğu ondan saklarım demiyorum ki! Gene yapsın babalık çok istiyorsa, evlenmek istemiyorum sadece!”
Ertesi gün Sanem hanım geldi yine kızlar işten gelince oturup bir toplantı daha yaptılar beraber.
“Teyzenle konuştum, hiç düşünmesin gitsin Başak’ın yanına, biletini ben alırım dedi”
“Canım teyzem ya!” dedi Ayça sevgiyle.
“İş ne olacak peki?” dedi Sedef bu sefer, “Onlara ne diyeceksin?”
“Doğum izni diyeceğim elbette!”
“Ayçacığım, bak Mustafa’ya söyledin madem şimdi o çocuğun da söz hakkı doğdu. Biz babanla konuştuk. Evlenin ama evli gibi yaşamayın ne olur. Evli olupta yatakları ayrı bir sürü çift var. Bu çocuk bir aile ortamında büyüsün. Sonra büyüyüp anlayacak yaşa gelince de boşanırsınız. Onun hayatı da bir nebze normalleşir. Yarın bir gün babam nerede diyecek sana?”
“E saklamayacağız babasını anne. Sen küçükken boşandık deriz ne farkedecek ki anlamadım?”
“Mustafa’da böyle söyledi. Seni bunaltmam söz dedi. Sen ne zaman istersen o zaman karı koca oluruz dedi tabi o!”
“E bir nikah yapıverin o zaman sizde, sen de doğum iznini al rahatça iş yerinden sonra. Git gene Atlanta’da doğur! Bak her şey çözülmüş oluyor!” dedi Sedef gülerek.
“Aslında engel değil gerçekten hatta işleri bile kolaylaştıracak bu nikah herkes için!” dedi Sanem hanım da düşünüp, “Bir nikah yapın siz, sonrasını düşünürüz yine!”
“Ya ciddi misiniz?” dedi Ayça bir yandan eliyle karnını severken.
Onlar konuşurken Mustafa’dan mesajlar ve aramalar yağmaya devam ediyordu.
Annesi gidince “Tamam nikah yapalım!” diye cevap yazdı.
Mustafa’nın çığlığına girdi Emine hanım oğlunun odasına.
“Oğlum yüreğime indiriyodun, birine bir şey mi olmuş nedir?” dedi onu elinde telefonla görünce.
“Yok anne bir şey! Ayça ile evleniyoruz!” dedi Mustafa
“Önce cesedimi çiğnersin!” diyerek sinirli sinirli çıktı odadan Emine hanım, “Kadın büyü mü yaptı ne oğluma?” diye söylendi mutfağa geçerken.
Mehmet araya girdi bir kaç gün sonra, Sakine’yi de tembihledi annesini ikna etsin diye. Mustafa resti çekti sonunda “Ya rıza verirsin ya da bir daha beni görmezsin anne!”
“Ah kız köylü oldu bu daha şimdiden! Elin orospusu için beni silecek, bir de karnında piçiyle gelin edecek bana!”
“Anne sana kaç defa dedim şu kelimeyi kullanma diye!”
Ağzını eğdi Emine hanım. Razı olmaktan başka çaresi kalmamıştı. Nikahtan dokuz ay geçmeden çocuğu kucaklarına alacaklar ele güne ne diyeceğim derdine düştü sonra.
“Anne çocuk Mustafa’nın zaten, ne diyeceğim ne demek? Bırak artık şu elalemi! Yedin bizi yıllardır zaten elalem ne der diye diye!” diyerek çıkıştı Mehmet annesine.
“Ay bunların ikisi de anne düşmanı olmuşlar. Gideyim bir huzur evine yatayım bari ben. Barındırmayacaklar belli !”
Emine hanım ne kadar söylense, ajitasyon da yapsa istemeye gitmek zorunda kaldı. Sanem hanım nikahın formalite olacağını bilse de yine de güzelce hazırlandı dünürü gelecek diye. Ayça’da o gün eve geldi, tabi Sedef’te onunla birlikte. En heyecanlıları ise Birce’ydi. Henüz on iki yaşında olan Birce için her şey bir oyundu hâlâ ve ablası evlenip gelinlik giyecek diye seviniyordu.
“Ben gelinlik giymem!” demişti Ayça baştan.
“Dul kadın alıyor mu desin elalem!” diye haber göndermişti Emine hanım. Sanem hanım ve Sedef ikna etmişlerdi Ayça’yı.
Kapıdan beş karış bir suratla girdi Emine hanım Ayça’ların evine. Başıyla selamladı sadece Sanem hanım ve Orhan beyi. Mustafa’nın heyecandan dizleri titriyordu. Girer girmez öptü ellerini müstakbel kayınvalidesinin ve kayınpederinin. Ayça’dan böyle bir girişim gelmeyince elini kendi uzattı Emine hanım kıza. Annesiyle göz göze gelince eğilip öptü Ayça’da.
Aslında terbiyesiz veya ters bir kadın değildi ama müstakbel eltisi ile bir kez görüşmüşlerdi alışveriş yapılması lâzım denilince. O da ateşe odun atmak için Emine hanımın söylediklerinin bir kısmını yetiştirmişti Ayça’ya. Ayça eve gelince hop oturup, hop kalkmıştı.
“Kadın arkamdan orospu, çocuğuma da piç diyormuş ya!”
“Kızım orospuluk bacak arasında olmaz! Sen bilmiyor musun çocuk kimden? Dolduruşa gelme! Yapacağınız bir nikah! Bırak ne derse desin!” diye sinirlendi Sanem hanım. Sinirlendiği kızı değildi elbette. Orhan beye hiç bahsetmediler bu kısımdan.
Emine hanım daha herkes salonda yerine yerleşir yerleşmez, “Mecbur kaldık geldik!” diye girdi söze doğrudan. Mustafa panikle dürttü annesini.
“Neyse niye geldiğimiz malum! Kızınız oğlumdan hamile olduğunu söylemiş!”
“Ne demek hamile olduğunu söylemiş Emine hanım. Kızım oğlunuzdan hamile. DNA testi bile yaptırdılar sizin isteğiniz üzerine!” dedi Sanem hanım ters ters.
“Her neyse!” dedi Emine hanım istifini bozmadan, “Oğlum Mustafa’ya istiyoruz kızınızı!”
Orhan bey dişlerini sıktı sinirinden, “Kızım kahveleri getir!” dedi Ayça’ya, Emine hanıma cevap vermedi.
“Bakın Emine hanım, biz de sizin kadar bu evliliğe razı değiliz! Ancak ortada bir çocuk var. Bu nikah göstermelik olarak yapılacak. O yüzden birbirimizi kandırmaya gerek yok! Mustafa iyi bir çocuk. Ancak sizin kızımı yok yere üzmenize izin veremem!”
“Sizin kızınız benim oğlumu üzmesinde !”
“Anne lütfen!” dedi Mustafa yeniden.
Kahveler ikram edildikten sonra, Emine hanım ayağa kalkıp, “Bittiyse gidelim, buranın havası bana ağır geldi!” diyerek kapıya yürüdü. Mustafa annesinin arkasından özür dileyerek öptü ellerini Ayça’nın anne ve babasının. Gittiler.
Orhan bey sinirle yürüdü salona onların ardından.
“Bu ne böyle yahu?”
Ayça zaten nikah olmasın diye yer aradığından destekledi hemen babasını. Sanem hanım kızı ve kocası daha fazla coşmadan müdahale etti hemen.
“Şu nikah yapılsın! Sonra bir daha görmeyeceğiz bu kadını! Sabredin!”
“Anne ablamla Mustafa abi aynı evde oturmayacaklar mı?” dedi Birce merakla.
“Oturacaklar yavrum, Emine teyzen kendi evinde olacak anlamında söyledim ben!” diye açıkladı Sanem hanım bu kez. Birce olanları anlamayacak kadar küçük olduğu için kafası karışsın istemiyorlardı.
Orhan beylerin kiradaki evleri boşaltıldı ve Ayça ile Mustafa’nın yaşamasına uygun şekilde döşendi. Emine hanım dul olmasını bahane ederek hiç bir masrafa karışmadı. Sanem hanım ve Orhan bey kızları ne istiyorsa hallettiler. Mustafa’da kendi maaşından katkıda bulundu.
(devam edecek)