Böylece Ayla diğerleri gibi ilk ay dolmadan kaçmadan devam etti Erdoğan beyin evinde. Adam neredeyse ortalarda gözükmüyordu Ayla evdeyken. Bazen dışarı çıkıyor, bazen bütün günü bahçede geçiriyor. Bazen de evin hemen arkasındaki küçük kulübede saatlerce duruyordu. Ayla orada ne olduğunu bilmiyordu ama adam orası ile ilgili bir temizlik işi istemediği için ilgilenmiyordu. O çalışırken Erdoğan beyin evin içinde olmaması işine geliyordu zaten. Belki de adam her gelen kaçtığı için Ayla’ya gelince böyle bir yola başvurmuştu diye düşünmüştü kendi kendine.
Evin günlük işlerini yemeklerini yapıyor. Arada bir de kurabiye, pasta hazırlayıp bırakıyordu. Kurabiye ve böreklerin hızlı tükenmesinden adamın bu tür şeyleri sevdiğini anladığı için. Her seferinde farklı bir şey yapıyordu. Aslında eskiden beri bu tür şeyleri yapmayı severdi. En büyük hayali kendi evinin böyle bir mutfağı olması ve o mutfakta sevdiği adam ve ondan olacak çocukları için güzel şeyler pişirmekti genç kızken. Feridun ile bunları yapabileceklerini sanmıştı. Ne yazık ki Emrah bunları yeme yaşına geldiğinde her şey bambaşka bir noktaya gitmişti. Erdoğan beyin bir şeylere karışmamasından cesaret alıp, pişirdiğ kurabiye ve böreklerden bir iki tane de oğluna götürüyordu her akşam. Hiç değilse bu şekilde hayalinin bir kısmını gerçekleştirmiş gibi hissediyordu kendini.
Erdoğan bey o çalışırken uzaklarda dursa da aslında izliyordu Ayla’yı. İnsanlara fazla güveni olan bir adam değildi. Başına çok tatsız olaylar gelmişti gençliğinde, sonrasında hapsihanede geçen on beş yılın ardından biraz yabani de olmuştu. Kalabalığı ve insanlarla iç içe olmayı çok sevmiyordu. Eski bir mahkum olduğunu saklamadığı ve iri yapılı olmasından dolayı eve gelenlerin ondan korkmasını anlayabiliyordu. Daha önce gelenlerle korkmasınlar diye biraz sohbet etmek istemiş ama bu nasıl olmuşsa tam ters etki yaratmıştı. Zaten kadınların çoğu bekar bir erkeğin evinde çalışmak istemiyorlardı. Bir de bu erkek bir katil ve mahkum olunca elini savursa ürküp saklanacak yer arıyorlardı.
Bu yeni gelen kadına fazla gözükmemeyi tercih etmişti bu yüzden. Yine de kadının ondan korkmadığını anlamıştı diğerleri gibi. Her gün erkenden geliyor, hiç oyalanmadan işlerine girişiyordu. Çalışırken uzaklara dalıp gitmesinden kafasının sürekli meşgul olduğu anlaşılıyordu. Ufak tefek ama sevimli bir kadındı. Öyle bakınca bir daha bakılacak türden bir güzelliği de yoktu ama yine de insanın içini ısıtan bir yüz ifadesi vardı. Belki çıtı pıtılığı yüzünden küçük bir kız çocuğuna benziyor olduğu içindi.
Ufak tefekti ama güçlüydü. Soluksuz çalışıyordu sürekli. Haftalardır onu izlediği halde bir kez olsun kaytardığını görmemişti. Yaptığı işi tam ve eksiksiz yapıyordu. Sadece çıkmadan önce çantasından çıkardığı küçük bir kutuya bir şeyler alıp gidiyordu. Erdoğan bey onu da görmeze geliyordu. Kadıncağızın aldığı ufacık şeylerdi. Kim bilir belki evinde ekmeği yok diye düşünürken şirketten memnun olup olmadığını sormak için arayan kızdan küçük bir oğlu olduğunu öğrenmişti. Onu öğrendikten sonra kendiliğinden akıl etmiş gibi yaptığı her şeyden mutlaka alıp götürmesini istediğini söylemişti Ayla’ya.
Ayla adamın neden böyle bir şey söylediğini anlayamamış olsa da, artık gizli saklı olmadan açıkça Emrah’a bir şeyler götürebileceği için çok sevinmişti.
Bu arada aldığı aylığın bir kısmı ile Fatma’nın evinin bütün mutfak masrafını üstlenmişti. Birazını da Hüsniye teyzeye Emrah’a baktığı için verip kalanını biriktiriyordu. Böylece gücü yetip Fatma’nın evinden ayrılana kadar kızın da biraz elini rahatlatmak istiyordu.
Hızlıca geçen altı ayın ardından Erdoğan bey bir gün bir seyahate gitmesi gerektini söyledi. Mecburi bir seyahatti ve dönüş zamanı belli değildi. Ayla’nın maaşından kesmeyecekti ama o olmadığı süre boyunca da gelmesine gerek yoktu. Geliş tarihini ona bildirecekti. O tarihten bir gün önce gelip evi temizleyip yemekleri hazır etmesi yeterliydi.
Çalışmayacağı günleri maaşından kesmeyeceği için mutlu oldu. Bu arada Emrah’ı Hüsniye hanıma bırakmak zorunda da kalamayacak oğluyla bolca vakit geçirebilecekti. Erdoğan beyin valizine koymak için ayırdığı kıyafetlerini ütüleyip hazır etti ve ayrıldı evden o yola çıkmadan önce. Evin anahtarı zaten her zaman çantasında duruyordu. Sabah erken geldiği için zile basmıyor kendi anahtarı ile giriyordu içeri.
Emrah yeniden annesiyle vakit geçirebileceğini duyunca çok sevinmişti. Hüsniye teyze de bu işten para alsa da yorulmuştu. Emrah’ın en az bir haftalığına gelmeyeceğini duyunca, ben de biraz memleketime gideyim diyerek kendine tatil verdi. Fatma yine çalışmak zorunda kaldığı için onun hayatında bir değişiklik olmadı. Sadece Ayla evde olduğundan temizlik ve yemeği de üstlenince o da biraz dinlenme fırsatı bulabiliiyordu.
İzin başlamasının ardından on gün geçmişti. Erdoğan bey henüz Ayla’yı arayıp ne zaman döneceğine dair bir bilgi vermemişti. Ayla’da adamı arayıp sormak istemiyordu. Oğluyla vakit geçirmeye ve yine eskisi gibi bulursa dışarıdan ütü, yemek vb işleri alıp yapmaya devam etti.
Bir akşam Fatma eve yüzü çok asık geldi. İşten çıkarılmıştı. Aslında ev sahibi de bir süredir evden çıkmaları için baskı yapıyordu ama o üzülmesin diye Ayla’ya söylememişti. Nasılsa bir ev bulurum diye düşünüyordu. Ancak şimdi işten de çıkarılınca ev aramak için bir geliri olmayacaktı. Ayla kazancı ve biriktirdiğinden bir süre kirayı ödemeyi önerse de Fatma “Yok zaten eski kira yüzünden çıkın diyor ev sahibi, neredeyse iki katını istiyor!” diyerek vazgeçirdi Ayla’yı. Bu ev ev sahibinin istediği para zaten etmezdi. Fatma’da bir süredir yorulmuştu bu şehirden aslında. Bir arkadaşı küçük bir kasabada yaşıyordu. Öyle yerlerde yaşam daha ucuz ve kolaydı. Biraz tutucu bir yerdi ama zaten Fatma’nında sosyal hayatı neredeyse hiç yoktu. Burada yaptığından farklı bir şey yapmayacaktı oraya gidince de. Aslında bu planını Ayla kendine bir yer bulana kadar ertelemişti ama şimdi şartlarda böyle olunca erteleyecek durum kalmamıştı. Bir haftaya evi boşaltmak istiyordu.
Ayla ona bunca zaman yardım eden arkadaşının işini zorlaştırmak istemiyordu.
“Tamam ben nasıl olsa evdeyim. Bu hafta çıkar Emrah ve benim için bir yer bulurum sen merak etme. Planlarını da aynen düşündüğün gibi uygula” dedi Fatma’ya.
Fatma’da Ayla’nın böyle iyi karşılamasından büyük bir rahatlama hissetti ve arkadaşının olduğu kasabaya gidip kendine bir yer ve iş bakmak için biletini aldı hemen. Onları halledip dönünce hemen taşınacaktı. Bu arada Ayla’da kendine bir yer bulmuş olurdu. Eşyaların bir kısmını ona bırakacaktı Fatma.
“Çocukla şimdi hem ev hem de eşya işini halletmek zor olur diyordu.”
Fatma yola çıkar çıkmaz, Ayla’da bütçelerine uygun bir ev arayışına girdi.
(devam edecek)