Son Yarmakanlı -Bölüm 1

“Yarmakan ırkı yüz yüzyıllardır bu topraklarda yaşar Bangu. Annen ve baban seni bize emanet edip ırklarını korumak için gittiklerinde on sekiz yaşına kadar seni koruyacağımıza onlara söz vermiştik. Sen soyunun devamı için yaşamak zorundasın. Berkem artık Çorlular tarafından bulundu. Çorlular Yarmakanların sonunu getirmek için her şeyi yaptılar. Seni güçlerin açılmadan bulurlarsa biz görevimizi tamamlayamamış olacağız.

“Karakçı siz benim annem babam gibi oldunuz yıllardır, ben şimdi sizden nasıl ayrılayım.”

“Ormanın ekolü kapılarını önümüzdeki gün dönümünde bir kez daha açacak. Bir dahaki gün dönümüne değin de bir daha oraya ne girebilen ne de çıkan olacak. Okulun müdür ile görüştük. Gündönümü alımında orada olacaksın.”

“Ormanın ekolü de nedir?” dedi Bangu merakla.

Karakçı ve Karagın  ile birlikte büyümüştü. Annesi ve babası Anadolu’un en eski ırklarından olan özel bir soyun liderleriydiler. Irkları bundan yüzyıllarca önde Anadolu’da inanç sistemlerinin değişmesi sonucu şehirlerden ormanın derinliklerine doğru saklanmak zorunda kalmıştı. Çorlular da onlar gibi eski bir ırk olamlarına rağmen yüzyıllar önce soyları arasında yaşanılan rekabet dolu savaşları unutmamışlar ve Yarmakan’lıların sonunu getirmeye yemin etmişlerdi. Çorlular ve Yarmakanlar arasında ormanın en ücra köşelerinde devam eden sıcak çatışmalar sonucu Bangu’nun anne ve babası onu sessizlik yemini ettirdikleri Karakçı ve Kargın’a emanet ederek o zamanın Berkem’inden ayrılmalarını istemişlerdi. Bangu’yu henüz kundakta alan Karakçı ve Kargın şimdi yaşadıkarı bu orman evinde neredeyse on sekiz yıldır herkesten uzak büyütmüşlerdi Bangu’yu. Kimse Yarmakan ırkının mirasçısı bir kız çocuğunun yaşadığı bu yeni Berkem’i bilmiyordu.

Ancak bir süre önce Karakçı kargalardan Çorluların hâlâ peşlerinde olduğunu öğrenmişti.  O zamana dek ormanın bu tarafına hiç gelmeyen Çorlular yeni bir sefer başlatıyorlardı. Ömürleri ormanın derinliklerinde Yarmakan arayarak geçmesine rağmen asla vazgeçmiyorlardı. Güçlerin ortaya çıkmasına on gün kala bu riski alamayacakları için özel ırkların eğitim gördüğü ve binyıllardır gizli duvarlar ardında eğitim veren orman ekolüne Bangu’yu bırakmaktan başka çareleri kalmamıştı. On gün sonra zaten kız kendini koruyacak durumda olacaktı. Ona ırklarının bütün gelenek ve güçleri hakkında yıllardır eğitim veriliyordu. Tek yapması gereken bu kez yabancıların içinde olacağı için kimsenin gözüne bakmamaktı. Güçlerin açığa çıkmadan önceki dönemde bedeninde gerçekleşebilecek enerji patlamaları gözünden yayılacağı için başka insanlar da kendisi de bundan zarar görebilirdi. O henüz duygularını kontrol edemeyecek kadar genç bir Yarmakan’lıydı.

İlk gündönümünde orman ekolü önündeki alanda yaklaşık otuz aday bekliyordu. Her gün dönümü alınan öğrenci sayısı sadece on beş ile sınırlıydı. orman ekolünün hakanı onlar içinden seçim yapacaktı. Orman ekolü sıradan insanlar tarafından bilinmese de, ailelerinde köle ırklar çalıştıran eski köklü ailelerin bir kısmı ekolden haberdardılar. Çocuklarının özellikli olduğunu, üstün zekalı olduğunu inanlar bu nedenle gün dönümlerinde burada hazır bulunup şanslarını deniyorlardı. Gerçekten de insanlar arasından da ırkların karışmasından ötürü güçleri olanlar çıkabildiği için orman ekol heyet ve hakanı bu bilginin yayılmaması kaydıyla kabul yapabiliyorlardı.

Bangu Karakçı’nın tembihlediği gibi başını önüne eğmiş bekleyenlerin hiç birinin yüzüne bakmıyordu. Burası ormanın içinde bir açıklıktan ibaretti. Bilmeyenler için bunca kişinin ormanın bu kadar içinde bu boşlukta neyi bekliyor olduklarını anlamak zordu.

Orman ekolü bin yıllardır bu topraklarda yaşamış varlığını sürdüren ve sürdürmeyen her ırkın tarihçesine hakimdi. Onların kültür ve ırk mirasları orman ekolü tarafından korunmaktaydı. İçlerinden özel olanları daima burada eğitildikleri için aralarına husumet olan ırklara karşı ekol daima gizli tuttulur kapıları sadece iki kez açılırdı. .

Ekole dahil olduktan sonra husumetli ırkıyla burada mücadele etmek isteyen öğrencilerin derkan kabulune son verilirdi. Ekola alınmak kadar orada kalmakta oldukça zor bir işti. Sekiz yıllık bir ekol hayatının ardından ayrılanlar kendi ırklarında üst düzey kişiler olarak kabul edilirlerdi. Irkın kültür hafızası kendilerinde olurdu.

Bangu’nun anne ve babasından sonra hiç bir Yarmakan’lı ekole dahil olmamıştı. Ekolün efsaneler hocası Yarmakan olduğuna inandığı bir ırktan seçilmişin ekole dahil olduğunda çok şeyin değişeceğine inanıyor buna dair efsaneler olduğunu sürekli dile getiriyordu. Yıllardır onun anlattıklarına alışık olan ekol heyeti artık  bunlara kulak vermekten yorulmuştu.

İlten gün dönümü seçimine geldiği ilk andan itibaren başını yerden kaldırmayan Bangu’yu farketmişti. Babası köylerinin şifacısı olan İlten onun yaptığı ilaçları üzerinde denemesi ile normal insanların sahip olamadığı bazı özelliklere sajip olmuştu. İlten’in babası Mahadur köydeki itibarını korumak için hazırladığı karışımları oğlunun ve karısının üzerinde deneyerek sonunda başka hiç bir kamda olmayan ilaçlara kavuşmuştu. Oğlu dört yaşına geldiğinde annesinin bu ilaçlardan zehirlenerek öldüğünü kimseye söylememiş, her derde deva ruhunun gök tanrıları tarafından cezalandırıldığını bu yüzden de karısının zayıf ruhunu kurban aldıklarını söylemişti. Ardından İlten’inde öleceğinden korktuğu için karışımları çocuğa içirmekten vazgeçmiş olsa da, oğlanın tuhaf güçleri zamanla ortaya çıkmaya başlamıştı. Delikanlı olduğunda teninin rengi dahil tuhaflık gösteren çocuk iyice dikkat çektiği için orman ekolüne vererek korumaya karar vermişti. Eğer bu gün dönümü seçilmezse halkı karısı gibi oğlununda cezalandırıldığına inanacak ve onu iblis ilan etmeye kadar işi vardıracaktı. İlten babası ağzından bir şey kaçırır diye herkesten uzak tuttuğu için içine kapanık ve az konuşan bir çocuktu. Boynunda güçlerini kontrol etmesi için asılı duran bir tılsım vardı. Bu tılsım onun birden bire ortaya çıkan değişimlerini de saklamak için Mahadur tarafından yapılmıştı. Onları kontrol etmeyi öğrenene kadar taşıması gerekiyordu. Oğlana bunun koruyucu bir tılsım olduğunu ve boynunda taşıdığı sürece onu her türülü kötlükten koruyacağını söylemişti. İlten annesini öldürdüğünü de bilmediği babasına inanmıştı yine bütün masumiyetiyle. Şimdi bu okula da ondan daha iyi bir Kam olmak için girmesi gerekiyordu. Çıktığında Mahadur her şeyi ona devredecekti.

Gün dönümü seçimi için berlirlenen alanda dört gizli geçit vardı. Zaten seçilmiş olan ırkların mensupları için bu geçitlerin kilitleri yoktu. Diledikleri gibi ekole girebilirdiler. Ancak seçilmiş ırklardan da olsalar bazı öğrencilerin bu özelliklerinin ortaya çıkması için eğitim gerekiyordu. Ancak seçilmişlik seviyeleri çok yüksek olanlar buna doğuştan sahiptiler.

Zengin ve köklü ailelerin çocukları dahil onsekizine henüz girmemiş otuz çocuk gün dönümü seçimi için ortadaki alanda toplanmaya çağrıldı. Grupta gerçekleşen hareketlenme sırasında geçitlerin dördüde kendiliğinden açılıverince orman ekolü heyeti ilgiyle bu otuz genci incelemeye başladı. İçlerinden bir ya da bir kaçında gerçekten üst düzey bir güç olmalıydı. Geçidin dördünü birden doğuştan gelen özelliği ile açabilen çok nadir görülürdü. Bilgi hakana ulaştırılınca ekolden on beş seçiminin bu gündönümünde yapılmayarak otuz öğrencinin de ekole kabulune karar verildi.

Onları bir aylık bir eleme dönemine tabi tutarak seçeceklerdi bu sefer. İçlerinde çok özel biri ya da birileri vardı.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s