Ahmet o kadar ilgili ve hassas bir eş olmuştu ki, Eylül onun bu nazik ilgisine, kabullenişine karşı kendini çok mahcup hissediyordu. Hem Ahmet hem de ailesi tüm yaşanılanlara rağmen onu bağırlarına basmışlar, Hulusi bey ve Perihan hanıma hiç bir şey belli etmemişlerdi.
Can gerekli tetkiklerin biraz uzun sürmesi nedeniyle altı yedi ay içinde ancak ameliyat olmuş, gözleri sargılı olarak yeniden göreceği günü bekliyordu. Eylül’ün karnı burnuna gelmişti. Bebek erkek olacaktı.
Ali ve Pervin’in evliliğinde ise sürekli bir fırtına hakimdi. Pervin hiç bir şeyden memnun olmuyor, ağlama krizlerine giriyor. Çoğu zaman da Ali’ye yapmış olduğu iyiliği onun kafasına kakıyordu. Ali kendi yaptıramamış olsa da Can’ın ameliyatını olup yeniden görebileceğinden ve Eylül’ün Ahmet ile ne kadar mesut olduğuna dair haberler duymakla kendini teselli etmeye çalışıyordu.
Pervin’de dört ay önce hamile olduğu haberini almıştı ama bu haberin ardından iyice duygusallaşmış ve hırçınlaşmıştı. Kokulardan rahatsız olduğu için evde hemen hiç bir işe elini sürmüyor bütün günü annesinin evinde geçiriyordu. Ali eve geldiğinde karısı yerine hizmetli ile selamlaşıyor, onun hazırladığı yemekleri yedikten sonra, karısını almak için kayınvalidesinin evine gidiyordu. O da baba olacağı için kendini iyi hissetmek istiyordu ama tüm olanlardan sonra, bir de Pervin’in bu tepeden bakan ve hırçın tavırları yüzünden bu bir türlü mümkün olamıyordu.
Hamileliğin beşinci ayında kayınvalidesinden dönerlerken Pervin’in ayağı takılıp düşünce, kaybedilen bebek ile beraber aralarındaki fırtanalar iyice kasırgaya döndüğü için Ali akşamları artık eve bile uğramak istemiyordu.
Eylül’ün bebeği nihayet dünyaya geldiğinde, Can’ın gözlerindeki sargılarda açıldığından, ona ilk olarak yeğenini göstermişlerdi. Can ilk gördüğü bu minicik dünya güzeli bebek olunca göz yaşlarını tutamamış. Her birinin yüzüne teker teker bakarak, onları sarılıp öpmüştü.
Ali ağabeyinin de gözleri için ameliyatını karşılamayı teklif ettiğini biliyordu ama Ahmet eniştesi ondan önce davranıp Can’ı karanlıklardan kurtardığı için ona minnet duyuyordu.
Eylül anlayışlı ve harika kocası, sağlıklı bebeği, görebilen kardeşi ve maddi durumu yeniden düzelip eski ününe kavuşan Tertemiz pastanesi sayesinde hayatının en mutlu günlerini yaşıyordu.
Ali’yi aklından tamamen silse de, yüreğinde kocaman bir acı olarak yer alıyordu ama o doğru kişinin Ahmet olduğunu biliyordu artık. Ahmet evlendikleri günden beri ayrı odada uyumuş, bir kez olsun onu rahatsız edecek bir davranışta dahi bulunmamıştı.
Bebek olduktan sonra da Eylül geceleri uyanmasın diye minik Kerem’in sesine hemen koşup geliyor, onu kendi oğlu gibi sevdiğini her fırsatta hissettiriyordu.
“Allah seni bana bir mucize olarak göndermiş olmalı!” diyordu Eylül ona sürekli ve artık ona tam bir eş olması gerektiğini biliyordu.
Ali ve Pervin’in bebeklerini kaybetmesi iki ailedede büyük bir üzüntü yaratmıştı. Perihan hanım ne kadar kızını üzdüğünü düşünse de Ali ve Pervin ellerinde büyümüştü. Bebeğin kaybı ile beraber ikisinin arasındaki ilişkinin kan kaybettiği artık yüzlerinden de okunabiliyor, başkalarının yanında çekinmeden birbirleri ile tartışıyorlardı. Pervin onu sıkı tutamadığı için Ali’yi suçlamaya başlamıştı. Sonunda Ali bu yaşanılanlardan o kadar bunaldı ki kapıyı vurup çıktı ve eve geri dönmedi.
Behçet bey gecenin bir vakti oğlunu kapıda sarhoş görünce paniğe kapıldı. Onun ne kadar mutsuz olduğunu zaten görebiliyorlardı ama bu şekilde eve gelmesi iyice canlarını sıkmıştı. Bir hafta sonra Pervin’in ailesinin avukatından mahkemeye Pervin adına boşanma dilekçesi verildiği haberi geldi. Bu ayrılığa üzülen hiç kimse olmamıştı. Can’dan başka. O kendisini de kardeşi kadar düşünen Ali ağabeyinin mutsuz olmasına gerçekten çok üzülmüştü.
Kerem bebeğin altı aylık olmasının ardından, Eylül ve Ahmet’in annesinin ikisi için bir otelde organize ettiği akşam yemeğinde Eylül kocasına ;
“Biliyor musun, annen bu gece ikimiz için bir oda ayırttı bu otelde.” dedi gülümseyerek.
Eylül’ün bebekten yorulduğu için böyle bir şey planladıklarını düşünen Ahmet, “Keşke bana da söyleseydiniz, pijamalarımı, diş fırçamı ve traş makinamı da alırdım yanıma” dedi gülümseyerek.
“Pijamalarına ihtiyacın olduğunu sanmıyorum, diğerlerini otel bize temin edebilir sanırım” dedi Eylül onun gözlerinin içine bakarak.
Karısının ağzından böyle şeyler duymaya alışık olmayan Ahmet’in elindeki bıçak masaya düştü şaşkınlıktan ve heyecandan. Eylül kocasının titreyen elini tutup, “Seni seviyorum” diyerek başını onun omuzuna yasladığında Ahmet’in nefesi kesilme aşamasına gelmişti bile.
Öte yandan Pervin ile şiddetli geçimsizlikten tek celsede boşanan Ali, ailesi ile yaşamaya başlamıştı. Eylül’ün ikinci kez hamile ve bebeklerin ikiz olacağını duyduğunda boğazda uzun bir yürüşe çıkarak, içindeki her şeyi bırakmak istercesine uzun uzun ağlamıştı.
“Canım sevgilim, senin mutlu olduğunu duyarak teselli arıyorum artık içimde. Hayatın boyunca beni affetmeyeceğini ve seni korumak için yaptığım her şeyi bir ihanet sayacağını biliyorum. İnşallah ahirette seninle mutlu olma şansımız olur yeniden.
Lütfen beni affet, seni hâlâ deliler gibi seviyorum.”
SON
Yeşilçam’ın gelmiş geçmiş tüm emekçilerine saygı ve sevgilerimle
Gülseren Kılınç
Son bölüme kadar ağladım ama son bölüm beni hıçkırıklara boğdu .
İnsanın sevdiğinden ayrılması kadar kötü birşey yok . Bunu ne yazikki yaşayan biri olarak söylüyorum.
Ben de ilk aşkımdan ailem ve ailesi tarafından ayrılmak zorunda kaldık .
İkimizde birbirimizi severken ayrıldık ve başka kişilerle evlendik .
İkimizde hâlâ birbirimizi gerçekten çok seviyoruz .
O eşinden eşi yarafinda uğradığı bir ihanet sonucu ayrılmış .
Ben eşimle mutlu mesut yaşıyorum
Evet aynen Eylül gibi beynim unuttu ama kalbim unutmadı . O da unutmadı biz birbirimizi unutamadık .
Ben bunun için ağladım . Benim eşimde unutamadığım kişiyi biliyor ama şuan unuttum sanıyor öyle yapmak zorundayım .
Hayat çok kötü . Keşke herkes sevdiği ile yaşasa.
Özür dilerim kendi özel hayatımı anlattım ama gerçekten bu hikayenin bazı yerlerinde kendimi buldum .
Bana kizabilirsiniz neden hala kalbimde yaşattığımı onu . Ama işte ne yaparsınız ilk aşk unutulmuyor temiz ve saf olan ilk aşk .
BeğenLiked by 1 kişi
Sevmek asla kızılacak bir şey değildir 💓 Her şer gönlünüzce olsun
BeğenBeğen
Sevmek çok güzel bir duygu bende kavusamayanlardanim 32 sene oldu halen unutmadım … Unutulmuyor ne yazikki ve şunu belirtmek isterim harika hikâyeler yolunuz her daim açık olsun
BeğenLiked by 1 kişi
Çok teşekkür ederiz, her şey gönlünüzce olsun ❤
BeğenBeğen