Sessiz ol! – Bölüm 20

Neval anne ve babasını öldüren katil ile Cevdet arasındaki bağı kuramıyordu bir türlü zihninde. Onu her kötülükten koruyan ve yetimhaneden kurtaran Gülnaz teyzenin oğlu Cevdet nasıl anne ve babasının katili olabilirdi. Bu tuhaf bir kader miydi? Katilinden kaçarken, kader onu katilinin evine mi sürüklemişti yani.

“Bu nasıl olabilir? Sen nasıl..?”

“Sessiz ol Neval! Seni bulacağımı söylemiştim! Anlamıyorsun değil mi? Aptal kız! Seni küçük aptal kız!” diyerek güldü Cevdet, “Annem sana babamın ne berbat bir adam olduğunu anlattı değil mi? Herkes senin gibi mutlu bir ailede mi büyüyor sanıyordun yoksa?” dedi ve bir kez daha eğildi Neval’in üzerine doğru, “Gelip olanca şirinliğinle annemin aklını çeldin ve tüm sevgisini çaldın benden! Şimdi yarım bıraktığım işi bitireceğim ve listemdeki tek yarım iş de tamamlanmış olacak! Artık seni kurtaracak bir Gülnaz teyzen yok!”

“Neden yaptın bunu bize?” diye ağlamaya başladı Neval, “Neden öldürdün ailemi?”

“Annem şu sözlerini duysa sana verdiği onca özenin boşa gittiğini anlardı. Seni nankör! Annem yerine öldürülen aileni mi soracaksın ilk önce?”

“Hayır! Gülnaz teyzeyi de ben öldürdüm deme lütfen, kendi anneni mi öldürdün sen? Ne yaptın böyle?”

“Ben değil!” dedi Cevdet alaycı bir sesle, “Madem sordun anlatayım! Gereksiz bir mutluluk yaşıyordu sen ve ailen! Babam anneme, kız kardeşime ve bana olmadık eziyetleri yapıp, bir kez olsun saçımızı okşamazken, sen o küçük aptal halinle ailenin göz bebeğiydin! Sizi takip ediyordum, parkta! Hatırladın mı o çocuk parkını? Hani babanın seni omuzlarında getirdiği, annenle birbirlerine sarılıp seni sallayıp durdukları o park!”

“Sen aklını kaçırmışsın!”

“Biliyor musun aslında sizin peşinizde değildim ama o aptal mutlu halleriniz öyle midemi bulandırdı ki, sizi de listeme ekledim! Yani bunların hepsi senin kaderin öyle değil mi? Karşıma sen çıktın hep, ben seni arayıp bulmadım!”

“Bunların hepsi senin saçmalıkların! Ne listesinden bahsediyorsun?”

“İntikam! Sahip olmadıklarıma sahip olanları katletme projesi! Odamdaki o defteri görmüştün değil mi? Üzerinde projemin baş harflerinin yazdığı o defteri o gün açabilseydin, listemin en başında yer alan adını da görebilirdin elbette ama zamanında seni fark ettiğim için buna şansın hiç olmadı!”

Neval, Gülnaz hanım onu evlat edinip temelli eve getirdikten hemen sonra başlayan Cevdet’in düğün hazırlıkları sırasında kolilerin üzerinde duran o defteri fark ettiğini hatırladı. Üzerinde kocaman bir fil başı fotoğrafı olan defter ilgisini çektiği için ona dokunmak istemişti. Tam elini uzatmış alacakken, Cevdet bir anda belirmiş ve defteri onun önünden hızla çekerek, pis pis gülümsemişti.

Kendi çocukları Neval’in gelmesinden sonra evlenip gittikleri için Gülnaz hanım Neval’i onları da eksiltmeden kolaylıkla büyütmüştü. Birlikte aynı evde geçirdikleri kısa vakit bile Neval’e gıcık kapmalarına yetmişken, aynı yaşlarda ve uzun seneler birlikte büyüseler çok daha büyük meseleler çıkabilirdi. Neval bir yandan Cevdet’i kollarken bir yandan o yıllarda olanları düşünüyordu. Cevdet anlatmaya devam etti.

“O sırada peşinde olduğum bir başka aptaldı, arkadaşımdı, tabi sözde ama onu ve ailesini hallettikten sonra sizi gözetlemeye başladım!”

“Sen kaç kişiyi öldürdün?”

“Başkalarının hikayeleri ile bu kadar ilgilenmemelisin tatlım! Siz onların hepsinden çok daha mutlu görünüyordunuz! Her gün, her gün bıkmadan aynı mutluluğu yaşıyordunuz. Ben de bu iğrenç sahneleri görmeye tahammül edemiyordum tahmin edersin ki! Bende olmayıp sende olan bu saçma kaderi kendi ellerimle düzeltmeye karar verdim. Annenle babanı öldürürken yüzlerinde o mutluluktan eser yoktu ama yine de seni düşünüyorlardı. Baban ağzından boşalan kanlardan boğulmamaya çalışırken bile seni bırakmam için bana yalvardı biliyor musun?”

“Nefret ediyorum senden! Çöz beni! Seni kendi ellerimle öldürmek istiyorum!”

Cevdet alaycı bir kahkaha attıktan sonra devam etti “Onu dinleyeceğim kanısına nasıl varmıştı bilmiyorum! Aptal adam! Sıra sana geldiğinde, o siren sesleri duyulmamış olsaydı, annemi benden çalmana asla izin vermezdim!” diyerek Neval’in böğrüne sıkı bir tekme indirdi.

“Gülnaz teyze!” diye inledi Neval.

“Gülnaz Teyze!” diyerek onun taklidini yaptı Cevdet arkasından, “Öldüğü için çok mu üzüldün? Yoksa öldürüldüğü için mi üzüldün sersem! Onun bir melek olduğunu mu sanıyordun? Aileni katleden adamın ailesine nasıl kardeş geldin sence?”

Neval dehşetle açtı gözlerini.

“Annem sessiz suç ortağımdı benim! Biliyordu ama susuyordu yaptıklarıma! Korkuyordu benden ama seviyordu da! Ah anneler değil mi? Sen hiç olamayacaksın ne yazık! Sen elimden kurtulup, iş yarım kalınca, ona gittim! Arkamda bir şahit bırakmam insanları öldürmemden daha çok korkuttu onu, yardım edeceğini biliyordum!”

“Ne yardımı?”

“Ne oldu Gülnaz teyzenin ne mal olduğunu anlamadın mı daha? Annem çok akıllı bir kadındı, aylarca seni bulmaya çalıştı, sonunda bir yetimhanede olduğunu öğrenince de seninle ilgilenmeye başladı. Katilin yüzünü görmediğini öğrenmesi zor olmadı! Eğer beni ele verecek olsaydın benden önce annem icabına bakardı!”

“Yo hayır! Bu olamaz! Gülnaz teyze böyle bir kadın değildi!”

“Sahi mi? Seni kontrol etmek için sana bakıcılık yapmaya başladı, uzun dönemde bir şeyler hatırlayıp beni ele vermenden korkuyordu! Ona seni öldürmeme izin vermesi için yalvardım ama kabul etmedi! Sonra sen pislik, bir şekilde onun kalbini ele geçirdin ve seni gerçekten sevmeye başladı! Onu çaldın benden! Biliyorum bunu intikam için yaptın, hem annemi, hem mal varlığımı çalarak beni cezalandırmak istiyordun ama işte buraya kadar! Annemi seviyordum! Yaşamana o yüzden izin verdim!”

“Sen delirmişsin, ben senin ailemin katili olduğunu bilsem bunca zaman durur muydum sanıyorsun? Gülnaz teyze hakkında anlattıklarına da inanmıyorum!”

“Aman neyse ne? Annem artık seni koruyamaz! Yanına gidince anlattıklarım doğru mu sorarsın! Yıllar önce yarım bıraktığım işimi bu gece tamamlayacağım!”

“Beni öldürünce eline ne geçecek? Annen hayatta değil artık, mal varlığını geri alamayacaksın! Laven tamamen bana ait!”

“Sen beni dinlemiyor musun sersem kız! Annemin ölümünden sorumlu olmadığımı söylemedim değil mi? Bunu miras için mi yaptım sanıyorsun? Hayır! Bu artık umurumda değil, Cavidan miras kısmını avukatları ile halletmeyi planlıyor! Ben yarım bıraktığım işimi tamamlayacağım ve defterimde kalan tek isim sensin! Onu seninle birlikte gömerim belki! Annemin hemen yanına! Markan da seninle birlikte ya ölecek ya da aç gözlü kardeşimin eline geçecek bu beni ilgilendirmiyor!”

Bunlar yaşanırken kendine gelmiş olan Saygın başının arkasına darbeyi yemeden önce gözünün önüne gelen yüzü bir yerlerden tanıdığına emindi. Gözlerini açıp Neval’i yanında göremeyince kafasını toparlayıp olanları yeniden düşündü. Kendini Neval’in yanında mutlu ve özgür olmaya kaptırdığı için hislerinin onu uyardığını geç fark etmişti. Düşününce mezarlıkta gördüğü yüzle bayılmadan hemen önce gözlerinin önüne gelen yüzün aynı kişi olduğunu hemen anladı. Cevdet’ti. Onlara Cevdet saldırmıştı ama bunu kimseye ispatlayamazdı. Cebinden telefonu çıkarıp polisi aradı ve saldırıya uğradıklarını arkadaşının yanında olmadığını söyledi. Otoparka giden yol ıssız olduğu için kimse yerde yattığı süre boyunca onu fark etmemişti. Restorandan kalktıkları saatle polisi aradığı saat arasında tam bir saat on beş dakika vardı. Polise görüntülerden bahsedemediği için miras tartışması yüzünden kardeşlerinin saldırganlaşabileceğinden bahsetti. Açılmış iki soruşturma da söylediklerini destekleyecekti. Annesinin şüpheli ölümü ve otelde uğradığı saldırıdan sonra bu kayıtlı üçüncü olaydı. Kanıt olmasa da Cevdet ve Cavidan doğrudan şüpheli göründükleri için polis ikisine de ulaşmak için harekete geçti. Cevdet’in telefon cevap vermediği için Ayşegül’ü aradılar ama telefonu Mert açtı. Ayşegül merdivenlerden yuvarlandığı için hastanedeydi.

(devam edecek)

Yorum bırakın