Sena ile Sinan – Bölüm 2

“Babamın biraz alerjisi var ama ben bunların hiç birinden ayrılmak istemiyorum artık, baksana bizi nasıl yalıyorlar. Aileleri sandılar sanırım!”

“Evet onların doğumdan sonra gördüğü ilk insanlarsınız sizler!” dedi çalışanlardan biri kendilerini katmadan, “Yani amca ve teyzeleri gibisiniz artık!”

“Sahi mi?” dedi Sena.

“Evet Sahi!”

“İstersen onları görmek için gelebilirsin istediğin zaman artık onların teyzesi oldun!” dedi Sinan gülümseyerek.

“Gelebilir miyim?”

“Tabi, biz artık aileyiz!”

Biraz sonra kucaklarında birer yavru ile kalabalığın içine dönen Sena ve Sinan’ın nasıl olup böyle dostça yan yana durduklarını, o evin arka tarafında neler olduğunu kimse anlayamadı. O günden sonra iki çocuk aralarından su sızmayan iki dost oldular. Onca nasihat, onca tehdit, onca psikolog telkinin yapamadığını yavru köpekler yapmıştı. Sena artık hemen her gün Sinan’ların evine yavru köpekleri sevmeye ve onlarla oynamaya geliyordu. Köpekler ve çocukların arasında başlayan barış, iki ailenin daha da yakınlaşıp, tatillere bile birlikte gitmelerine vesile oldu. Başlangıçta her an bozulabileceğini sandıkları bu barış yıllarca bozulmadan devam etti ikisi arasında.

Ortaokula geçtikleri sene bir sabah Sinan babasının bir arkadaşının düğününü için aldıkları takım elbisesini giymiş, beyaz gömleğinin üzerine kravatını kendince bağlamış bir şekilde kahvaltıya inince Sibel hanımla, Tamer bey çok şaşırdılar.

“Hayırdır oğlum, bu gün bir etkinliğin vardı da biz mi unuttuk yoksa?”

“Hayır babacığım sizinle önemli bir konu konuşmak istediğim için böyle giyindim”

“Sahi mi?” dedi Sibel hanım gülmemeye çalışarak, “Böyle giyindiğine göre konu çok ciddi olmalı!”

“Evet çok ciddi bir konu.”

“Tamam seni dinliyoruz o zaman bütün ciddiyetimizle”

“Ben evlenmeye karar verdim.”

“Biraz erken değil mi?” dedi Tamer bey ciddiyetini bozmamaya çalışarak.

“Hayır değil, sen demiyor muydun iki insanın karşılıklı birbirini sevip saygı duyması o birlikteliği ölümsüzleştirmeye yeter diye!”

“Evet diyordum ama sadece evlilik için dememiştim elbette, hem ölümsüzleştirme kararı için biraz erken değil mi yaşın?”

“Kararımı şimdi verdim, tabi ki evlenmek için uygun yaşı bekleyeceğim.”

“Anlıyoruz.” dedi Sibel hanım, “Kim peki bu şanslı kişi?”

“Sena!”

“Ah! Sena ile evlenmek istediğine emin misin? Hani şı geçmişte cadı deyip nefret ettiğin kız o, ya sonsuza kadar böyle barış içinde kalamazsanız ne olacak?”

“Kalacağız, ayrıca artık öyle düşünmediğimi biliyorsun. Biz uzun bir süredir aileyiz zaten”

“Nasıl aile?” dedi Sibel hanım gerçekten ciddileşerek.

“Köpeklerin ailesiyiz onları biz doğurttuk”

“Ha, doğru. Bir aile sayılabilirsiniz haklısın”

“Resmileştirmek istiyorum bu aileyi ben de!”

“Resmileştirmek?” diye tekrarladı Tamer bey yine gülmemeye çalışarak, “Peki ama yaşını beklemen gerektiğini söyledik sana az önce. Resmileştirmek için da yasaların belirlediği bir yaş var biliyorsun.”

“Biliyorum, on sekiz.”

“O halde?”

“Size bilgi vererek resmileştiriyorum şu anda, Sena ve ailesi ile de konuşacağım sonra.”

“İstemeye mi gideceksin Sena’yı?”

“Neden olmasın bunun için de bir yaş sınırı yok herhalde?”

“Hayır yok tabi ki!”

Sinan büyük bir ciddiyetle masadaki yerini oturdu, tüm konuşmayı ayakta ve büyük bir ciddiyetle yapmıştı. Bozuk bağladığı kravatının altında kayan gömlek yakası. Bir tane atlanarak iliklendiği için biri ucu aşağıda, bir ucu yukarıda kalmış gömlek uçları bile ciddiyetini bozmuyordu ona göre. Sibel hanım bu anı videoya çekmediği için çok hayıflanacaktı sonraki günlerde.

Ancak sonraki günlerde Sinan düşünüp, evlenme teklifini de yaşları geldiği zaman yapmaya karar vermişti. O zamana kadar aile olmaları onun için yeterliydi. Sadece arada sırada annesine nasıl bir evde yaşayıp neler yapmak istediği ile ilgili hayallerini anlatıyordu. Tabi Sena ve ailesine şimdilik bir şey söylememesi için söz alarak. Sibel hanım oğlunu elinden gelen ciddiyetle dinliyor, onun bu masum, güzel sevgisinden gurur duyuyordu. Sena ile barış yaptıktan sonra tamamen sevecen bir insana dönüşmüştü Sinan. Önceleri aralarında yaşanılanların ne olduğuna dair hâlâ kimsenin bir fikri yoktu.

“Büyük aşklar, büyük nefretlerden doğar! Demek ki bizim oğlanın başına gelen de bu!” diyordu Tamer bey gülerek. Sena’yı onlar da çok seviyorlardı. Zaten ailesi ile önceden beri hep işbirliği yaptıkları için yakınlaşmış ve dostluk kurmuşlardı. Çocuklar sahiden ileride evlenmek isterlerse ki birbirlerine o zamana değin böyle bağlı kalacaklarına pek ihtimal vermiyorlardı, hiç itirazları olmayacağı gibi çok da sevinirlerdi.

Sena ve Sinan üniversiteye başlayana kadar hep aynı okulda ve aynı sınıfta okumaya ve dost kalmaya devam ettiler. İkisi de başarılı çocuklardı. Sena nedense Sinan’ın doktor olması gerektiğine karar vermişti, kendisi de veteriner olacaktı.

“Neden ben de veteriner olamıyorum?” diyordu Sinan üniversite de ayrılmak istemediği için.

“Çünkü hasta olduğumuzda birinin ne yapılacağını bilmesi gerek?”

“Peki sen neden doktor olmuyorsun?”

“Çünkü birinin de hayvanlarımız hastalandığında ne yapılacağını bilmesi gerek!”

Böylece lise birinci sınıftan itibaren ikisi de belirledikleri hedeflere uygun olarak çalışmaya devam ettiler. İkisinin de ailesi seçtikleri bölümlere karışmıyordu. Başarılı ve mutlu yetişkinler olmaları onlar için yeterliydi ki zaten seçtikleri bölümler gerçekten çok çaba gerektiren güzel bölümlerdi.

Yavruların anneleri onların üniversiteyi kazandığını göremeden öldü. Yavrularla birlikte ona bir cenaze töreni düzenleyip, Sinan’ların bahçesine gömdüler ve çok üzüldüler. Yavrular kocaman olmuşlardı ve ev için sayıca çok olmalarına rağmen tek birinin bile verilmesine razı gelmemişlerdi. İnsan ailesinden herhangi birini başkasına verir miydi hiç?

Her gün onları gezdiriyor, bakımlarını birlikte yapıyorlardı. Birinin işleri veya dersleri yoğunsa o zaman nöbet uygulamasına geçiyorlardı. Sena’nın ailesi Sena’yı durmadan Sinan’lara taşımaktan yoruldukları için onlar liseye başlamadan önce daha yakın bir eve taşınmışlardı. Çocuklar artık yürüyerek birbirlerine gidip gelebiliyorlardı böylece.

Üniversite sınavında ikisi de hedeflediği bölümleri tutturdu, aynı bölümde okumasalar bile en azından aynı üniversitenin bölümlerinin kazanmışlardı. Okula kayıtlarını yaptırıp birinci sınıfın ilk dönemini atlattıktan sonra bir ara Sinan evlilik teklifini yapmak konusunda gaza geldi ama sonra henüz erken olduğunu düşünüp en azından üçüncü sınıf olana kadar beklemeleri gerektiğine karar verdi. Önce okullarını bitirmelerine odaklanmaları sonra evlilik hayallerine kapılmaları gerekiyordu. Bunca yıl boyunca hiç bu konuda konuşmamış olsalar bile ikisi de hiç kimseye ilgi duymamış veya flört etmemişlerdi. Yine de aralarında daima dostluk olduğu için Sinan içten içe ret edilmekten de korkuyordu birazcık. Evlilik teklifini ertelemesinin bir nedeni de buydu. Her nedense büyüdükçe kendine olan güveni de eksilmişti. Dostluklarını bozmak veya onu kaybetmek istemiyordu şimdi.

Aileleri ana sınıfına başladıkları günden, Sinan’ın doğum gününde barıştıkları güne kadar birbirlerine yapıp, onlara neler çektirdiklerini hâlâ anlatıp, hem gülüyorlar, hem de akıllarına geldikçe gerildiklerini söylüyorlardı. Aslında anlatılanların bir çoğunu ikisi de hatırlamıyordu özellikle ana sınıfındakileri ama birbirlerine hissettikleri nefreti elbette hatırlıyorlar ama büyüdükleri halde kendileri bile anlam veremiyorlardı.

Yıllar çabucak geçti ve ikisi de üçüncü sınıfın sonuna geldiler ve staja başladılar. Artık dördüncü sınıfa geçecekleri için Sinan evlenme teklifi edebileceğine karar verdi yine. Annesine tam da bu konudan bahsederken telefonu çaldı ve arayanın Sena olduğunu görünce hemen açtı, niyeti akşam yemeği planlamak ve teklifini romantik bir ortamda yapmaktı.

“Beni hastaneye götürüyorlar!” dedi Sena’nın sesi.

“Ne? Neyin var!”

“Bilmiyorum şiddetli karın ağrısı”

“Hangi hastane?”

“Sanırım senin ki!”

“Hemen geliyorum!”

“Ne oldu?” dedi Sibel hanım konuşma boyunca oğlunun söyledikleri ve yüz ifadesinden çok endişelenmişti.

“Sena’yı hastaneye götürüyorlarmış, ararım!” diyerek fırladı evden Sinan.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s