Sekizinci ayın sonunda Dilan’ın midesi her sabah bulanmaya başlayınca sevinçle gidip eczaneden bir hamilelik testi aldı. Sevdiği adamdan hamileydi, o kadar sevindi ki akşama harika yemekler hazırladı ve söylemek için Galip’i beklemeye başladı. Galip son zamanlarda çok yorgundu, çoğu zaman geç saatte kadar çalışıyor, bazen de bir kaç gün süren iş gezilerine gidiyordu. Zavallının yorgunluktan Dilan’a elini sürecek hali bile kalmıyordu çoğu zaman. Dilan onu böyle yorgun ve mutsuz görünce üzülüyor, onu mutlu etmek için elinden geleni yapıyordu. Hatta çoğu zaman Galip’in ona söyleyemediği dertleri olduğunu düşünüyor ama ağzından laf alamıyordu. Bir bebekleri olacağını duyunca kim bilir ne kadar sevinecekti. Bir bebek hayatların yeni enerji katacak, aşklarını perçinleyecekti. Tabi artık nikahı da kıymaları gerekiyordu bu durumda. Bir torunları olacağını öğrenince Galip’in ailesinin de dayanamayıp hemen geleceğine emindi. Harika gelinleri onlara bir bebek hediye edecekti.
Galip geleceğini söylediği saatten üç saat geç gelince, masada her şey soğudu ama Dilan yine de neşesini bozmak istemedi. Galip kapıdan girer girmez boynuna sarılıp, meleğinin ona bir sürprizi olduğunu söyledi. Galip yorgunluktan fazla tepki veremedi ama Dilan onun az sonra havalara uçacağından emindi.
“Bir bebeğimiz olacak Galip!” dedi sevinçle.
Kocasının sevinç çığlıkları ve sevgi dolu sarılışını beklerken, “Ne saçmalıyorsun sen?” diyen öfke dolu sesi bir tokat gibi çarptı yüzüne.
“Bir bebek, bizim bebeğimiz!”
“Geri zekalı korunuyoruz biz bebek nasıl olabilir? Kimsen peydahladın lan o çocuğu?”
“Galip sen ne söylüyorsun?”
“Ne söyleyeceğim, babası kim diyorum orospu?”
“İçki mi içtin sen?”
“İçtim sana ne? Kimden peydahladıysan git ona söyle ben elâlemin piçine bakamam!” diyerek kapıyı vurdu çıktı Galip.
Dilan neye uğradığını şaşırmıştı Galip, onun sevdiği adam nasıl böyle bir şey söyleyebilirdi. Kesin içkinin etkisindeydi. Onun böyle şeyler söylemesi mümkün değildi aksi takdirde. Sabaha kadar ağladı. Galip ertesi gün eve gelmedi. Dilan arıyor açmıyor, mesaj atıyor cevap yazmıyordu. Ne oluyordu böyle? Sahiden mi çocuğun başkasından olduğunu sanıyordu?
“Yalvarırım gel, çocuk senin!” yazıyordu ağlayarak ama yanıt gelmiyordu. Sonunda ertesi gün sabah Galip geldi. Dilan ağlayarak hemen ona doğru koştu, ama Dilan’ı öyle bir hızla geri itti ki kız az kalsın yere yapışacaktı.
“Haydi çabuk giyin bir yere gideceğiz!” dedi ters ters.
Dilan yeniden öfkelenip gitmesin diye hemen gidip hazırlandı. Onu kaybetmeye dayanamazdı. Galip o hazır olur olmaz kapıyı açtı aşağı inip arabaya bindiler. Nereye gittiklerini soramadı ama ona güzel görünmek için en sevdiği elbisesini giyip makyaj yapmıştı. Yol boyunca Galip yan gözle bile ona bakmadığı gibi tek bir kelime bile etmedi. Sonunda ara sokakta eski bir apartmanın önünde durular. Binanın içi rutubet kokuyordu. Dilan’ın içine kötü hisler doğmaya başlamıştı ama belki Galip’in burada bir işi vardır asıl gidecekleri yer burası değildir diye düşünüp ses çıkarmadı. Alt kattaki dairelerin birinin kapısını çaldılar, kapıyı açan kadın onları içeri aldı.
“Kız bu mu?” dedi Galip’e.
“Evet bu, halledin şu işi de gidelim!”
“Ne işi?” dedi Dilan korkuyla.
“Kurtulacaksın o karnındaki piçten!”
“Galip sana yemin ederim o bizim bebeğimiz, ne olur yapma, elini ayağını öpeyim!” diye ağlayıp Galip’in ayaklarına kapandı ama Galip kadına başına işaret edince, içeriden iki de adam çıktı Dilan’ı bağırta bağırta içerideki odaya sürüklediler.
Dilan gözlerini açtığında kendi yatak odalarındaydı. Çok yorgun hissediyordu. Kendi tanıdığı evini görünce, derin bir oh çekti. Demek her şey birer rüyaydı. Hastalanıp, ateşlenmişti demek ve kötü rüyalar görmüştü. Her yerinin ağrımasından belliydi ne kadar hasta olduğu. Tam yataktan doğrulacağı sırada kapı açıldı ve içeri tanımadığı bir kadın girdi.
“Uyandın mı kız?” dedi kadın gülümseyerek. Neredeyse annesi ile yaşıt kadını tanımıyordu Dilan ama hasta olduğu için Galip’i tutmuş olacağını düşündü. Ne iyi adamdı şu Galip.
“Galip nerede?” diye sordu gülümseyerek.
“Galip’in işleri varmış bir süre gelmeyecek!”
“İşleri mi? Hastaydım söyledi ama anlamadım demek!” dedi Dilan hayal kırıklığı ile.
“Ne hastası kız?” dedi kadın alaycı bir sesle
“Hasta olmadım mı ben?”
“Yo kürtaj oldun hatırlamıyor musun?”
“Yo hayır! Onlar gerçek miydi?” dedi Dilan elini karnına götürerek.
“Kızım Galip senin salak olduğunu söylemişti de bu kadarını bilmiyordum vallahi!”
Dilan hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı, kadının ne söylediğini duymamıştı bile. Bu kadın kötü biriydi. Galip böyle bir şey yapmazdı. Onun kabusunda çığlıklarını duymuş, ona karşı kullanıyordu belki de, bebeği karındaydı onun hâlâ, Galip ile evleneceklerdi.
Yeniden gözlerini açtığında içeriden Galip’in sesini duydu hemen doğruldu zorla kapıya vardı ama kapı kilitliydi.
“Galip! Buradayım. Kurtar beni bu kadın beni kaçırdı!” diye bağırdı ama ne Galip ne de kadın ona cevap vermediler ve konuşmaya devam ettiler.
“Bu kız kontak biraz galiba?”
“Geçer abla merak etme, sen bir an önce işi öğret başlasın çalışmaya!”
“Lan karı daha yeni kürtaj oldu, parçalamışlar içini zaten, nasıl çalışacak bu halde! İki gündür altını bezliyorum, batırıyor yatağı yorganı!”
“Kaç gün sürer bu?”
“Koçum bu karı bir aydan önce iyileşmez ben sana diyeyim. O kasap herife götürene kadar doğru düzgün bir doktora götüreydin!”
“Aman tamam! Gelirim ben bir ay sonra! Bak kızı hazır et sonra seninle de papaz olmayalım!”
“Tamam lan! Uzatma haydi git nereye gidiyorsan! Ağzına tükürmüşsün kızın, ne aklı kalmış, ne bedeni!”
Dilan konuşmaları duyunca paniğe kapıldı iyice, telefonunu aradı odada ama bulamadı. Yonca’yı arayıp yardım isteyecekti. O bu evi biliyordu, polise haber verir, babasını arar kurtarırdı arkadaşını. Gerçi Galip’in hamile olduğunu öğrendikten sonra çekip gitmesiyle de aramıştı onu akıl almak, dertleşmek için ama açmamıştı bir türlü. Bu kadın telefonunu da almıştı demek. Yonca onu aradıysa da bulamamıştı kesin. Aslında bu da iyiydi çünkü Yonca ondan haber alamayınca kesin gelirdi ne olduğuna bakmaya.
Tam bunları düşünürken kapının kilidi döndü, hemen yatağa uzanıp gözlerini kapadı.
“Kalk kız! Ne numarası yapıyorsun daha demin böğürüyordun bu kadın beni kaçırdı diye!”
Dilan açtı gözlerini mecburen, “Ne istiyorsun benden?” dedi korkuyla.
“Valla anam ben bir şey istemiyorum ama Galip istiyor. Artık çalışacaksın!”
“Ne çalışması? Hamileyim ben!”
“Allah Allah kız anla artık yok karnında bebek falan! Satacak seni Galip!”
“Ne? Satacak ne demek!”
“Ne demek olacak salak! Erkeklerle para karşılığı yatacaksın, paraları Galip alacak!”
“Yo! Galip bana deli gibi aşık, evleneceğiz biz!”
“Bok aşık!” diyerek kalkıp içeri gitti kadın, kapıdan çıkmadan dönüp, “Toparlanınca bu işin cilvelerini öğreteceğim sana o yüzden getirdi beni. Kaçırılmadın yani!” dedi gülerek. Bu defa kapıyı arkasından ne kapatmış ne de kilitlemişti. Birazdan Dilan’ın yine içi geçti ve derin bir uykuya daldı. Ağrıları olmasın diye ağır ağrı kesiciler içirildiğini bilmiyordu tabi. Kendinde olmadığı için kadın onu doğrultup bir şekilde yutturuyordu ilaçları.
(devam edecek)
gönlünüzün çiçeklerine mutluluk kelebekleri, sevgi ve dostluğun bal arıları konsun
BeğenLiked by 1 kişi
Harika bir dilek ❤ hepimize gelsin
BeğenBeğen