Can Borcu – Bölüm 13

Pelin nobet halinde gelen öksürüğü duyunca fırlayıp çıktı dışarı ve onun sandalyede iki büklüm olduğunu görünce hemen koştu yanına ve alışkanlıkla sırtına vurmaya başladı.

“Helal! Helal!”

Kohan düştüğü duruma bir yandan gülmek istiyor, bir yandan gülme isteği ile öksürük iyice artıyordu. Pelin koşarak içeri girdi ve bir bardak su alıp yeniden dışarı çıktı, onu omuzlarından tutup doğrulttu ve bardakla suyu içirmeye çalıştı. Korhan kızın elinden aldı bardağı ve bir dikişte içip bitirdi. Sonra başını geriye attı gözlerini kapayıp, Pelin önünde dikilmiş endişeyle ona bakıyordu. Üzerinde pijamaları ile fırladığı için soğuktan titremeye başlamıştı. Ayaklarında terliği bile yoktu.

Kohan sakinleşip açtı gözlerini ve ona baktı, “Teşekkür ederim, öleceğim sandım!” dedi ve gülmeye başladı, “İnsan ne salak bir varlık ya!”

Pelin onun neye güldüğünü bile anlamadığı için şaşkın şaşkın bakıyordu hâlâ titreyerek. Sonra kızın ne kadar üşüdüğünü görünce toparlandı ve sırtındaki montu hızla çıkarıp onun sırtına yerleştirdi.

“Ah çok özür dilerim! Dondun benim yüzümden hasta olacaksın!” demeye kalmadı, bir kolu Pelin’in sırtına montu yerleştirmek için onun boynuna dolanmışken Zümrüt’ün karanlıkta dikilmiş gözlerinden ateş saçarak ona baktığını farketti.

Sonra Pelin bir rezillik yaşamasın diye kızı montu sırtında ittirerek evin kapısına doğru sürükledi ve “İyigeceler!” dileyerek karanlıktaki Zümrüt’ün yanına doğru seğirtti.

Pelin bu tuhaf hareketleri anlamadığı ve gerçekten çok üşüdüğü için kapıyı açtı hemen ve içeri girdi. Mont onun sırtında kalmıştı.

“Senin ne işin var burada?” dedi Korhan.

Onun öksürüğünü duyan Ferhat bey ve Ruşen hanım da dışarı çıkmışlardı endişeyle. Onlar sırtlarına bir şey alıp dışarı çıkana kadar Pelin içeri girdiğinden, Korhan üzerinde bir gömlekle Zümrüt ile konuşurken gördüler.

Zümrüt’ün tam avaz avaz bağırmaya başladığı andı o an.

“Senin ne işin var acaba burada! Kim o kız? Ne arıyor bu evde?”

O zaman farkettiler Ferhat beyler Pelin’in ışıklarının yandığını. Pelin’de sesleri duyunca perdeyi aralamış onlara bakıyordu.

“Annemlerin kiracısı!” dedi Korhan, Zümrüt’ü bahçedeki evden uzağa çekiştirmeye çalışarak.

“Bırak beni! Sizi gördüm!”

“Ne gördün?” dedi Korhan’da sesini yükselterek, henüz annesi ve babasının onları izlediğini farketmemişlerdi.

“Ona sarılmıştın! Seni pislik!”

“Senin gördüğün hayaller yüzünden bir şeyleri savunmak zorunda kalmaktan bıktım artık!” dedi Korhan iyice sinirlenerek, “Ben kimseye sarılmıyordum. Öksürükten boğulduğum için zavallı kızcağız bana su getirmişti!”

“A sahi mi pijamaları ile kucağına çıkmak üzereydi neredeyse? O ev aşk yuvanız mı söylesene? Demek ailecek iş birliği yaptınız bana tuzak kuruyorsunuz arka bahçenizi aşk yuvası yaparak!”

Bahçedeki evden uzaklaştıkları için Pelin tam olarak ne söylediklerini anlamıyordu, Korhan’ın bir kızla kavga ettiğini görünce, nişanlısı olduğunu tahmin edip hemen perdeyi kapatmıştı. Ancak Ferhat bey ve Ruşen hanım kızın söylediklerini gayet net bir şekilde duyuyorlardı oldukları yerden, tabi oğlullarının söylediklerini de.

“Benden kurtulmayı mı planlıyorsunuz yoksa ha? Ban yaşatacakların bitmedi mi daha senin?” diye bağırmaya devam etti Zümrüt, kendini kaybetmiş olduğu yerde tepiniyor ve Korhan’ı yumrukluyordu sürekli. Korhan onun yumruklarından kurtulmak için kollarını tuttu ama kız hırçın bir silkelenmeyle kurtuldu ellerinden ve tırnaklarını onun boynuna geçirince Korhan acıyla itti onu. İtişme sırasında parmağındaki yüzük Zümrüt’ün dudağına gelince kız acıyla yanağına tuttu bu sefer. Eline bulaşan kanı gördüğünde ise bağırarak ağlamaya başladı bu sefer.

“Vurdun bana!”

Ruşen hanım daha fazla duramadığından kocası kolunu tutsa da onlara doğru yürümeye başladı hışımla.

“Ruşen!” diye seslendi Ferhat bey ama Ruşen hanım yerine Korhan ve Zümrüt dönüp baktılar onlara. Zümrüt Korhan’ın annesini görünce ağlayarak ona doğru koştu ve elindeki, yüzündeki kanı göstererek.

“Sürpriz yapmaya gelmiştim Ruşen teyze, Korhan delirmiş gibiydi vurdu bana bakın!” dedi kendini onun üzerine bayılıyormuş gibi bırakarak.

Ruşen hanım olanların hepsini görmüştü ama kızın böyle birden bire başka bir tavra geçmesinin şokuyla, düşmesin diye yakaladı onu hemen ama az kalsın o da düşecekti. Ne diyeceğini şaşırmıştı o anda. Ferhat bey ve Korhan hemen geldiler yanlarına.

“Oğlum Cevat’ı ara gelsin, eve bıraksın Zümrüt’ü!” dedi otoriter bir sesle.

“Ferhat amca çok fenayım!” dedi Zümrüt inler gibi, “Bakın bana neler yaptı Korhan!”

“Tamam kızım, git evine dinlen sen! Biz konuşuruz oğlumuzla!” dedi Ferhat bey tonlamasını hiç değiştirmeden. Zümrüt’ün kendince yakaladığı bu fırsatı kolay bırakmaya niyeti yoktu. Cevat evinden çıkıp gelene kadar bahçede ağladı, ayıldı, bayıldı durdu. Korhan öylece izliyordu olanları.

Sonunda araba gelince kızı apar topar bindirdiler ve gönderdiler evine.

Korhan anne ve babasıyla da tartışmak istemediği için araba hareket eder etmez, hızla döndü ve yürüdü eve doğru

“Korhan!” dedi yüksek sesle Ferhat bey. Ruşen hanımın sinirden eli ayağı titremeye başlamıştı.

“Baba bak konuşmak istemiyorum artık! Ben ona vurmadım tamam mı ama siz bana değil ona inanacaksınız yine!” diye hırladı Korhan çaresizce.

“Olanları gördük!” dedi annesi.

Korhan durdu baktı onlara, ne görmüşlerdi?

“Haydi içeri girin yeterince rezik olduk mahalleye!” diyerek onları içeri soktu Ferhat bey. Hepsi soğuktan ve sinirden titriyordu.

“Ne gördünüz?” dedi Korhan.

“Pelin mi çıktı dışarı?” dedi Ferhat bey.

“Evet ben çay içiyordum o yoktu. Sonra boğazıma kaçınca öksürük nöbeti geldi, kızcağızda bana yardımcı olmak için bir bardak su getirdi fırlayıp. Üzerinde pijama vardı bende üşüdüğünü görünce montumu onun sırtına koyup evine gönderiyordum ki Zümrüt’ü gördüm bizi izlerken.” diye kendi kendine konuşur gibi hızla anlatmaya başladı Korhan, “Sonra birden bağırmaya başladı! Yalan söylüyor, ben ona vurmadım!”

“Biliyoruz oğlum gördük” dedi Ferhat bey yeniden, “Biz de annenle senin öksürüğünü duyunca çıktık bahçeye, çıktık sonra Zümrüt bağırmaya başladı!”

“O zaman ona vurmadığımı gördünüz!”

“Gördük oğlum, gördük sakinleş artık!”

“Bu hep böyle mi?” dedi Ruşen hanım tuhaf bir ses tonuyla, gördükleri onu korkutmuştu.

“Size anlatmaya çalışıyorum ama!” dedi Korhan.

“O geceden önce de böyle miydi?”

“Böyleydi, yani hemen hemen ama sonra iyice cozuttu, ben baş edemiyorum bu kızla artık! Bıktım bu cezadan!”

Hepsi sessizleşti sonra, Zümrüt’ün hiç normal olmadığını, yalanlar söylediğini ya da kendi yalanlarına inandığını görmüşlerdi gözleriyle. Şimdi Ferhat beyin de Ruşen hanımın da aklında o gece vardı. Ya olaylar Zümrüt’ün anlattığı gibi değildiyse?

Korhan biraz daha annesi ve babası ile oturduktan sonra odasına gitti.

“Ferhat ne düşünüyorsun?” dedi Ruşen hanım endişe ve korku vardı sesinde.

“Bu iş böyle yürümez Ruşen! Bu kız hasta!”

“Ne yapacağız?”

“Bilmiyorum düşünmem gerek, kafam çok karışık şu anda! Korhan ile yarın yeniden konuşalım.”

“Konuşalım dünürlerle onlar da belki kızlarının farkında değiller, anlatalım!”

“Kızınız deli mi diyeceğiz Ruşen insanlara, zaten Korhan’ı suçladıkarını biliyorsun?”

“Evet ama benim oğlum bunları hakketmiyor Ferhat!”

Ferhat bey sessiz kaldı bu isyana, hepsinin içinde yaraydı olanlar zaten, şimdi iyice içinden çıkılmaz bir hale gelmişti.

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s