Ercan’ın tek sıkıntısı başından beri yalvardığı halde Burcu’nun onunla evlenmeyi bir türlü kabul etmemesiydi.
“Ercan seni seviyorum birlikte yaşıyoruz neden evlenmemiz gerekiyor?” diyordu sürekli.
Doktoru yaşadıklarından sonra evlilik kelimesinin bile Burcu’yu strese soktuğunu söylüyordu ama Ercan bunu zamanla aşabileceklerini düşünüyordu. Burcu’yu ikna etmeden ailesine aynı evde yaşadıklarını açıklamak istemediği için gitmeden önce onlara konuyu açmamıştı. Ablasının yanına gittiklerinden sonra da gerek kalmamıştı zaten. Anne ve babasının evlenmeden aynı evde yaşamalarına hoşgörü ile bakacaklarını sanmıyordu.
Burcu ile evleme isteğinin nedeni elbetteki ailesinin bakış açısı değildi. O bunu kendi istiyordu. Bu onu kaybetmekten korktuğu, ona güvenmediği ya da başka bir şeyden de değildi. İnsan sevdiği kadınla evlenmeliydi. Buna inanıyordu. Bir tür adanmışlık göstergesiydi belkide evlilik ona göre.
“Oğlum sen çevrende adanmış insanların yaşadığı kaç evlilik görüyorsun?” demişti Batu çoğu defasında, “Bırak işte kızın yaşadıkları ortada, istemiyor. Zorlayarak onu daha da gerginliğe sürükleme isteğin de nedir? “
“İyi ama ne farkediyor aynı evde yaşamak ile resmi bir defterde kayıtlı olmak neyi farkettiriyor?”
“Farkettirmiyorsa niye ısrar ediyorsun, sevdiğin kızın mutluluğu daha önemli değil mi?”
Batu ile aralarında bu konuda geçen sohbetler hep bu noktaya geldiği ve Ercan bu noktadan sonra söyleycek söz bulamıyor ve konu kapanıyordu. Bir süre sonra o da kendi içinde hâlâ evlenme konusunda kararlı olsa da Batu ile tartışmayı bıraktı. Burcu’ya zaten ısrar etmiyordu. Bir kez çok ısrar ettiğinde kız sinir krizi geçirmişti. Ercan sabaha kadar sarılıp onu sakinleştirmeye çalışmıştı. Kendisi de bilmiyordu işte niye istediğini. İstiyordu ona soyadını vermek istiyordu, aralarındaki bağı koruyan şeyin o resmi defterler olmadığını biliyordu. Batu’nun haklı olduğunu da. Bir gün Burcu’nun tamamen düzelip ikna olacağına adı kadar emindi.
Evlilik konusunda ısrarı bırakıp, Batu’nun hangar konusunda yardımını da reddettikten sonra iki hedefine de ulaşabilmek için daha sıkı çalışmaya başladı. Ercan gerçekten çok çalışkan ve işinde iyi bir adamdı. Batu tüm becerisi ve donanımına rağmen yanında Ercan olmasa işleri buraya taşıyamayacaklarını biliyordu. Bir de uzaktan uzağa iş yaptıkalrı ve yine Batu’nun güvendiği bir arkadaşları daha vardı. Cesur. Batu onun daha önce devlette çalıştığını ancak disipline uygun bir karakter olmadığından atıldığını anlatmıştı. Hem de çok iyi bir düzeydeyken. Şimdi o da Batu gibi kendini soyutlamış Batu’nun deyimi ile kendi ininde çalışıyordu. Daha önce hiç yüzyüze gelmemişlerdi. Batu Ercan’a verdiği şansı ona vermek istememişti her nedense. Görüntülü olarak bir kaç kez konuşmuş olsalar da fiziki olarak karşılaşma kesinlikle yoktu.
“Peki adam hakkında bu kadar çok şeyi nereden biliyorsun?” demişti Ercan onu ilk duyduğunda, “Araştırıdım, o da beni araştırdı. Bizim girip çıkamadığımız yer olduğunu düşünmüyorsun herhalde değil mi?”
Batu’nun bilgisayarındaki kodlara ulaşıp onunla iş yapmaya karar verdiğini hatırlayınca başka soru sormadı Ercan. Batu’nun hiç kimseye güvenmediğini biliyordu. Aslında Burcu gibi onunda çok takıntıları vardı. Hangar’ın her yani güvenlik kamerası doluydu.Hatta hangarın çevresindeki çok geniş alanı da bu güvenlik çemberine dahil etmişti. Daha önce villarına giren soyguncular yüzünden bu hangardan başka hiç bir yerde kendini güvende hissetmiyordu. Hatta hangarın altından doğrudan kanalizasyona bağlanan bir tünel açtırmıştı. Bu bölgedeki kanalizasyon eski yapının parçası olduğundan aktif kullanılmıyordu ama elbette pisliğin kurumuş izleri ve fareler her yerde cirit atıyordu. Ercan birkez meraktan bakmak istemiş sonra kokuya dayanamadığı için hemen geri dönmüştü. Böyle bir çıkışa hiç bir zaman ihtiyaç olduğunu sanmasa da bunun Batu’yu rahatlatan bir çözüm olduğunu bildiği için sesini çıkarmadı. Hayatta en sevdiği iki insanın korkuları büyüktü. İkisi de ona güveniyorlardı. Bunlarla yaşamak Ercan için de zor olsa da onlara öyle değer veriyordu ki hepsine değdiğine inanıyordu.
Bazen Batu ile yaşadığı bir şey Burcu’yu çözmesine, Burcu ile yaşadığı bir şey de Batu’yu çözmesine yarıyordu. O ikisinin neden bu kadar iyi anlaştıkalrına ve birbirlerini anladıklarına şaşmamak lazımdı. Burcu’nun çok nadirde olsa buraya geldiğinde Batu’nun nasıl çözülüp ona her şeyi kolayca anlattığını farketmişti. Hatta bir keresinde işe ara verip uyuduğunda kameradan burcu ile sohbet ettiklerini duymuştu. Aralarında özel bir dil vardı. Birbirlerinin korkularını anlıyorlar ve tavsiye verebiliyorlardı. Gözlerini açmadan onları dinlemişti bir süre. Biraz kıskanmış olsa da bu sohbetlerin sadece yaşanmış acılardan doğan duygu paylaşımı olduğunu biliyordu. Burcu’nun Ercan ile evlenmesi için Batu’da bir kez konuşmuştu ama onunla konuştuktan sonra da Ercan’a bu konuda bir daha ısrar etmemesini tembihlemiş sonra da Ercan her evlilik konusunu açtığında onu paylamıştı.
İki travmalı ve çok sevdiği insan, bir sanal ortak ile aslında çoğu insanın sahip olamadığı tuhaf bir hayata sahipti Ercan. Onlarla birlikte yaşadığı ve o da başka bir sosyal ortama dahil olmadığı için giderek normalleşmişti bu durum. Gerçi dışarıdaki şirket görüşmelerine Batu gitmek istemediği için hep Ercan gidiyordu. Hangar dışındaki hiç bir mekan Batu için güvenli değildi. Buradan çıkması için çok ama çok özel koşullar oluşmalıydı belki de. Ercan onu da dışarı çıkarmaya zorlamıştı bir kaç kere ama her zaman ters tepki ile karşılaşmıştı. Batu’nunda yaşadığı travmalar sonucu oluşan tuhaf tikleri vardı. Heyecanlandığı zaman artan bu tikler onun dışarıda çok dikkat çekmesine hatta insanların onunla alay etmelerine neden olabilirdi. Doktoru bunları tedavi edebileceklerini söylemesine rağmen istemiyordu. Doktoru ile de görüntülü konuşuyor, ücreti adamın hesabına aktarıyordu. Seanslar sırasında Ercan veya Burcu’nun hangarda olmalarını da umursamıyordu.
Burcu ise doktordan geldikten sonra iki gün sessiz kalıyor daha sonra eğer isterse konuştuklarından bahsediyordu. Eğer bahsetse Ercan onun sesler ve gölgelerden tam olarak kurtulamadığını bilebilirdi. Ancak o yoğun siparişin ardından Burcu hiç bahsetmediği için Ercan tamamen geçtiklerini düşünmüş. Kızın aklına yeniden sokmamak için de hiç soramamıştı.
Burcu’nun aldığı o siparişin ardından yaklaşık sekiz ay sonra galeriye gelen bir adam orada asılı bütün resimlerini satın aldı.Burcu galeriye fazla uğramadığı için resimleri satın alan kişi ile tanışma olanağı bulamadı ama beş resmin de birden gitmesine çok sevindi. O siparişin ardından en büyük satışı olmuştu bu. Galeri satılan beş resim yerine hemen yenilerini talep edince çalışmaya başladı. Gerçekten sanat sever birinin özgün çalışmalarını alması onu daha da iyilerini yapmak için teşvik etmişti. Galerinin sahibi, satın alan adamın resimlerin ruhundan çok ama çok etkilendiklerini anlattıklarını söyledi. Burcu’nun resimlerini çoğu insan iç karartıcı buluyordu ama demek ki resimlerine bakıp aynı duyguları hissedebilen birileri de vardı bu hayatta.
Onun yeniden canla başla ve mutlu bir şekilde resime vermesi Ercan’ı da çok mutlu ediyordu. Yoğun bir şekilde odaklanamanın ona ne kadar iyi geldiğini görmüştü ve devam etsin daha da iyi olsun istiyordu.
(devam edecek)