Savur Gelini – Bölüm 1

Nazlı babasıyla birlikte Nursayan’ların konağına geldiğinde beş yaşındaydı. Babası konağa kahya olarak girmişti. Evin büyük hanımı Hatice hanım onlara diğer çalışanlara verdiği gibi büyük avluya açılan personel evlerinden birini vermişti. Konakta Nazlı’dan başka da çocuklar vardı. Ancak Nazlı’nın en çok anlaştığı Hatice hanımın torunu Berdan’dı.

Berdan’ın annesi ve babası İstanbul’da oturuyorlardı. Üç ablası ve bir ağabeyi onlarla birlikte İstanbul’daydı. Okula başlamadan önce ben büyükannemle kalacağım diye ısrar eden Berdan sonrasında da İstanbul’a ailesinin yanına gitmek istemeyince lise bitene kadar Savur’da okumuştu. Konağın bütün çocukları aynı anda okula gidiyor, hep birlikte de dönüyorlardı. Berdan ve Nazlı aynı yaşıt olduklarından aynı sınıflara düşmeseler de aynı koridorlarda beraber okumuşlardı. Okuldan gelince Eyvan’a doluşur hep beraber ödevlerini yaparlar sonra da hep birlikte oyuna dalarlardı.

Bir konağın içinde büyüyen çocukların arasında ister istemez sıkı dostluklar kuruluyordu. Herkes yaşıtı ile daha çok anlaştığı için de onunla sırdaş oluyordu.

Nazlı henüz ortaokula başladığında babası konağın devrilen traktöründe hayatını kaybedince Hatice hanım onu konağa almış, böylece Berdan ile daha da yakın olmuşlardı. Nazlı’nın annesi onu doğruruken ölmüştü. Aslen Mardin’li değildiler. Kader babasını buraya sürükleyince Nazlı’da çocukluğundan itibaren Mardin’de büyümek zorunda kalmıştı. Hatice hanım annesiz kalan çocuğu bir yere bırakmaya razı gelmediği ve babasının ölümünden sonra da arayan soran bir akraba çıkmadığı için kızı kendi büyütmeye karar vermişti. Berdan’a ne imkan sağlıyorsa zaman aktıkça ona da sağlamaya başladı. Nazlı’da Hatice hanımın emeklerini boşa çıkarmayıp tam onun istediği gibi bir genç kız oldu. Zaman zaman Savur’a gelen Berdan’ın anne ve babası da Nazlı’yı çok seviyorlardı.

Lise bire başladıkları sene okuldan bir delikanlıyı Nazlı’ya ilanı aşk ederken duyunca Berdan okul çıkışı oğlanı yakalayıp herkesin içinde bir güzel pataklamıştı. Hatice hanım torunundan beklemediği bu hareketin nedenini sorunca, “Nazlı ile ben evleneceğim Hatice ana!” diye ağlamıştı. Bacak kadar oğlanın gözyaşları içinde aşkını itiraf etmesinden çok hoşlanan Hatice hanım da Nazlı ile ikisini karşısına almış, eğer lise bittiğinde ikisi de istiyor olursa onları nişanlayacağına söz vermişti.

Nazlı’da Berdan’dan başkasını görmüyordu zaten. Onunla evlenip yine bu konağın gelini olma fikrine hiç bir itirazı olmazdı. Berdan tanıştıklarından beri onun hem en iyi arkadaşı, hem sırdaşı, hem de koruyucusuydu. Babası öldüğünde onu teselli edebilmek için yanından hiç ayrılmamıştı. O mutlu olsun diye elinden geleni yapmış, onu üzen kim olursa da karşısına dikilmişti. Hatice hanım da çocukların aralarındaki bu güçlü bağı hissetmişti çoktan ama kendi ağızlarıyla itiraf edene kadar bir şey söylememişti. Nazlı’yı da kendisi yetiştirmişti zaten, torunu için çok iyi bir eş olacağından da hiç şüphesi yoktu.

Üniversiteye hazırlanmaya başladıkları sene ikisi de sınavı kazandıktan sonra nişanlanacakları için heyecanlanıyorlardı. Aynı bölümleri istemiyor olsalar da birlikte ders çalıştılar bütün yıl. En azından aynı üniversitede okurlarsa birbirlerinden ayrılmayacaklarını düşünüyorlardı. İstanbul yazacaklardı büyük ihtimalle. Berdan’ın ailesi oradaydı. İkisi birlikte o evde kalabilirlerdi Ağabeyleri çoktan evlenen Berdan’ların İstanbul’daki evi e büyük ve müsaitti bunun için. Ancak ne yazık ki işler planladıkları gibi yürümedi. Sınava bir hafta kala Nazlı damdan inerken ayağa takılıp yuvarlanıverdi. Acı içinde bağırmaya başlayınca çağırılan ambulansla ilçe hastanesine götürüldü ve kırıkları yüzünden hemen ameliyata alındı. Ameliyat sonrasında hemen iyileşme olamayacağı için ise o sene Berdan ile birlikte sınava giremedi. Birlikte girmeyi hayal ettikleri sınava Berdan tek başına girdi. Çok üzülen Nazlı’yı da üniversite sonuçları açıklana değin teselli etti.

“Sen de seneye girer gelirsin merak etme!” dedi sürekli ama bu bir yıl onlar için ayrılık demek olacaktı.

Berdan İstanbul’da istediği bölümü kazanınca yaz sonunda gitmesi gerekti. Nazlı artık yürüyebiliyordı ama bu konakta Berdan’sız hiç yaşamadığı için seneyi nasıl geçireceğini bilmiyordu. Daha da çok çalışıp seneye o da İstanbul’u kazanmaya söz verdi. Berdan’da her tatilde geleceğine söz vererek gitti İstanbul’a.

Birinci dönem boyunca olan bir iki günlük tatillerde ailesi onunla vakit geçirmek istediği için gelemedi.

“Biliyorsun yıllardır Hatice annemle oturuyorum. Babam güceniyor gideyim deyince. O yüzden ara tatilinde geleceğim!” dedi Nazlı’ya.

Ara tatil olduğunda da ailesi ile tatile gideceklerini söylediği için gelemedi. Hatice hanım Nazlı’nın üzüldüğünü görüyor ama torunun da ailesi ile vakit geçirmesi gerektiğini düşündüğü için bir şey diyemiyordu.

“Güzel kızım bir ömürü geçireceksiniz beraber. Bırak benim oğlumda kendi oğluyla vakit geçirsin birazcık.”

“Çok haklısınız!” diyordu Nazlı hemen ama gözleri doluyordu.

“Yaza geleceğim söz!” diyordu Berdan, hem zaten yaza Nazlı’da sınava girmiş olacak, sonra ikisi birden İstanbul’a geleceklerdi.

“Hatice annem biraz üzülecek ikimizden birden ayrıldığına ama belki o da gelir bizimle!” diye hayal kuruyorlardı.

Nazlı bütün sene sıkı sıkı ders çalıştı. Bu sene Berdan’ın kazandığı üniversiyeyi kazanması şarttı. Kazanamassa böyle sıkıntılı bir yılı daha gidecekti.

Berdan’ın üniversitesinin kapanmasına bir kaç ay kala, sesi soluğu da kesilmeye başladı. Öyle eskisi kadar sık aramıyordu konağı. Hatice hanım gençlerin konuştuklarını düşündüğü için sesini çıkarmıyordu ama Nazlı’nın suratının düşüklüğünden anlıyordu bir şeylerin ters gittiğini.

Planlarına göre bu yaz bir de nişan takmaları gerekiyordu ikisinin. En azından Nazlı öyle hayal ediyordu. Geçen sene ameliyatlı olduğu için nişan işine hiç girememişler sonra da Berdan hemen İstanbul’a gitmişti. O yüzden Hatice hanımın verdiği nişan sözünün bu yaz gerçekleşeceğini düşünüyordu ki Hatice hanım da ara ara sözünde duracağının altını çiziyordu zaten.

Berdan’ın okulun kapacağını söylediği tarih geldiğinde Nazlı heyecanla onun geleceğim demesini bekliyordu ama Berdan bir türlü aramıyordu.

“Nazlı, Berdan ne zaman gelecekmiş kızm?” diye sorduyordu Hatice hanım ama Nazlı’nın bu soruya verecek cevabı bilmiyordu.

Berdan’ı bekledikleri tarih bir hafta geçtikten sonra oğlan Hatice hanımı aradı nihayet.

“Oğlum gelmiyor musun seni bekliyoruz, bak Nazlı’ya da bir şey söylememişsin. Kız bekliyor gözleri yolda seni. Sınava da girdi çıktı, çokta iyi geçmiş Yazacak İstanbul’u Allah nasip ederse!”

Sonra sessizleşip torununu dinledi Hatice hanım. Nazlı büyük annenin yüzündeki ifadeden Berdan’ın beklenen haberi vermediğini anladı.

“Sen ne yaptın oğlum?” diyebildi kadın sadece. Sonra bir müddet daha sessizce dinledi ve yüzü asık bir şekilde kapattı telefonu.

Kapatır kapatmaz da merakla ona bakan Nazlı ile göz göze geldi ve ne diyeceğini şaşırdı.

“Gelemeyecek mi?” dedi Nazlı sesi titreyerek

Hatice hanım derin bir nefes aldı; “Gelecekmiş, haftaya!”

“Yaşasın çok sevindim!” diye el çırptı Nazlı hemen, beklenen haber gelmişti demek.

“Nişanlısıyla gelecekmiş!” diye tamamladı sözünü Hatice hanım

(devam edecek)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s