Görürsün sen! – Bölüm 5

“Hangi kızcağız gelecek dede?” dedi Tarık evlilik muhabbeti üzerine bir kızdan bahsedilince, “Yoksa cidden bir tecavüz mü söz konusu?”

Tarık’a ters ters baktı Arıkan.

“Hatice hanıma özrümüzü sunmak için bu yıl mezun olacak kızına şirkette bir iş ayarlayacağımızı söyledik Bu gün gelecek, müdür beyle filan da tanıştırın konuşun. Hangi pozisyona uygun nerede ihtiyaç varsa, tecrübe edinsin kızcağız burada. ”

Neşe çoktan kapıya gelmiş ve konuşulanların bir kısmına kulak misafiri olmuştu. Sekreter aralık kapıda onların cümlelerini bitirmelerini bekliyordu Neşe’nin geldiğini söylemek için. O da hemen arkasında büyük odanın iştihamına göz atıyordu.

Konuşmaları duyduktan sonra “Görürsün sen!” dedi içinden.

Mezun olmak üzere olduğu bölüm işletme olduğu için onu Arıkan’n görev yaptığı finansman ve muhasebe bölümüne verdiler. Öncelikle işi öğrenmek için küçük evrak işleri yapacaktı. Neşe’yi görür görmez çok hoşlanan Tarık, ilk gün şirketi gezdirme ve tanıtma işini üstlendi hemen. Arıkan, Tarık’ın bu gereksiz hevesinden hiç hoşlanmamıştı. Büyük ihtimalle kardeşine gıcıklık olsun diye yapıyordu zaten.

Hatice hanım ve Fatih bey bu arada evdeki bütün işleri tamamlamışlar. Neşe’nin daha mezun olmadan iş güç sahibi olmuş olmasına da çok memnun olarak eşyaların bir kısmı ile memlekete gitmişlerdi. Bir kaç hafta orada düzenlemeleri yapıp, kalan eşyalar için geri geleceklerdi. Ev ikiye bölündüğünden Neşe’nin kullanımı içinde alınması gereken bazı şeyler vardı zaten. Kız şimdi hem okulu hem işi idare etmek zorunda kalınca o işleri de Hatice hanım halletmek istemişti.

Neşe yarım gün iş, yarım gün okul ile idare etmeye alışmıştı. Giremediği derslerin notlarını arkadaşlarından alıyordu. Sadece bazı derslerde devam mevburiyeti ve imza uygulaması yapıldığından onlar dışındaki derslere girmiyor olması problem olmuyordu. Bu şartlar altında vizelerini de başarıyla atlatmıştı.

Rıfat bey Neşe’nin işe başlamasının ardından şirkete uğramamıştı henüz. Yönetim kurulu başkanı olarak Neşe onun haftanın bir kaç günü orada olacağını ummuştu. Sonradan Tarık ona imza işlerini şirket avukatlarından olarak bizzat kendisini dedesine götürerek hallettiğini anlatmıştı. Tarık ile arkdaşlıkları oldukça iyi gidiyordu. Haftada bir kez de olsa Tarık mutlaka birimlerine gelip onu yemeğe dışarıya götürmek için ısrar ediyordu. Okuldaki derslerin durumuna göre de Neşe kabul ediyordu bu tekliflerin çoğunu. Arıkan’a olan öfkesine rağmen Tarık ile bir anlaşmazlık hissetmiyordu.

Arıkan dedesinin himayesinde olan bu kızı uzaktan izlemekle yetiniyordu sadece. Aynı birimde olmalarına ve dedesinin işi öğretmesi için onu tembihlemesine rağmen Tarık’ın ilgisinin arkasına saklanıp uzak duruyordu Neşe’den. Kızın etrafındaki insanlarla bir anda sıcak bağlar kurması ve sanki yıllardır burada çalışıyormuşcasına kendinis evdirip kabul ettirmesi ilgisini çekiyordu. Çok güzel bir kız değildi Neşe ama farklı bir havası vardı gerçekten. Muhasebe müdürü Serdar bey onun işi hızlı öğrendiğini tekrarlıyordu sürekli.

Kocaman göbeğini titrterek “Size rakip bile olabilir Arıkan bey!” diyerek şaka yapmıştı bi kez ama Arıkan’ın gülmediğini görünce yüzünü toparlayıp, işlerden bahsetmeye başlamıştı.

Aslında varlığına alıştığı kızla zaman zaman sohbet etme düşüncesine kapılsada onun kendisine bakarken ateş saçan gözlerini görünce geri çekiliyordu hemen. Herkese karşı mı öyleydi yoksa Arıkan annesine yaptığı ayıptan dolayı mı öyle algıyordu bu bakışları emin değildi ama yine de Neşe’nin gözlerini görünce vazgeçiyordu konuşma düşüncesinden.

Sonunda bir gün alınacak bir ihale için  yönetim kurulununun tamamının şirkette toplanto yapması gerekip, toplantı da mesai saatini aşınca zaten toplantıya dahil olan Muhasebe müdürü, birimde de Arıkan ve Neşe kalmışlardı. Toplantıdan istenilecek herhangi bir dosya ya da evrak olduğunda ikisi halledeceklerdi. Arıkan zaten şirket sahini olduğu için gönüllü kalmıştı. Daha da doğrusu dedesi onun gönüllü kalmasını istemişti. Neşe’de kendiliğinden kalırım demişti. Muhasebe müdürürünün de takdirini kazanmıştı bu özverili davranışı ile. Birimdeki çoğu insan evli ve çoluk çocuk sahibiydi. Geç saate kadar sürme ihtimali olan bir toplantı için birimin iki bekar elemanının kalması daha doğruydu zaten.

Toplantı sona erdiğinde saat gece onu bulduğundan Rıfat bey Neşe’yi eve  bırakma görevini Arıkan’a verdi. Tarık “Ben de bırakabilirim.” dese de, Rıfat bey Arıkan’ın zaten kızın evini bildiğini ve ayıbı yapan olarak bunu da onun yapmasını gerektiğini düşünmüştü.

Şirket sınırlarında diğer insanlarla gayet canlı ve neşeli sohbetler eden Neşe, yol boyunca sürekli esnedi ve hiç konuşmadı Arıkan ile. Böylece Arıkan başlatmak istediği sohbete yine giremeden onu eve bırakıp döndü. Yolu da bildiği için adres dahi sorması gerekmeden sessizce geldiler kapının önüne kadar.

İhale karar aşaması bir kaç gün  sürdüğünden Rıfat bey süreç boyunca her gün şirkete gelmeye devam etti. Bu süreç içinde Rıfat bey Arıkan’da Neşe ile bu süreci devam ettirmesini istemiş, Arıkan bunun muhasebe müdürünün işi olduğunu söyleyip şiddetle red etmişti. Rıfat bey torununun verdiği bu sert tepkinin ihaleden çok Neşe’ye yönelik olduğunu anlamış, ısrar etmemişti. Arıkan’ın işlere hakim olmasını istiyordu ama çocuğun ailesine özür borçlu olduğu bir genç kıza neden bu kadar tepkili olduğunu anlayamıyordu. Kız torununa ters davranıyor olabilir düşüncesi ile de üzerine gitmiyordu.

Süreç nihayet başarıyla sonlandığı gün, Neşe kendisiyle görüşmek için sekreterinden izin istedi. Rıfat bey Arıkan’ın tepkisinden sonra Neşe’nin ne söyleyeceğini merak etmişti bu nedenle o gün şirketten ayrılmadan randevu isteğini kabul etti.

Neşe odaya girer girmez, “Beni bekletmeden kabul ettiğiniz için teşekkür ederim” dedi saygıyla.

“Buyur kızım bir sıkıntın mı var?” dedi Rıfat bey merakla. Normal şartlarda bu seviye de bir çalışanın problemlerini kendi birim müdürü ile halletmesi gerekiyordu. Neşe’nin durumu özel olduğu için bu defalık dinleyip, onu müdürüne yönlendirmeyi düşünmüştü yaşlı adam. Ne de olsa kız tecrübesizdi.

“Nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum inanın. Şimdi size anlatacaklarımın ailemin bile duymaması gerekiyor.” dedi çenesi titreyerek.

Rıfat bey kızın bu garip hâl ve sözlerinden bir şey anlayamadığı için merak ve endişeyle yüzüne bakmaya devam etti.

“Rıfat bey böyle bir şeyi söylemek inanın çok zor ama torununuz beni sürekli taciz ediyor.”

Neşe’nin yanında sürekli Tarık olduğunu haber alan Rıfat bey “Tarık mı?” dedi şaşkınlıkla.

“Hayır efendim Arıkan” dedi Neşe başını öne eğerek.

“Kızım sen ne diyorsun nasıl taciz yani?”

“Efendim çok utanıyorum nasıl anlatayım. İşte asansörde ofiste falan.” diyerek hıçkırmaya başladı.

“Evladım torunlarım haytadır filan ama bu kadarını yapmazlar emin misin?”

“Elbette eminim efendim beni tehdit ediyor ona karşı koymamam için.”

Rıfat bey elini hızla vurdu masaya. Bu Arıkan gerçekten çok olmaya başlamıştı artık. Bir ailenin haysiyeti namusu ile de bu kadar oynanmazdı ki canım. Bir anneye, bir kızına ne yapmaya  çalışıyordu.

“Tamam kızım, sen şimdi evine git, ben halledeceğim” dedi dişlerinin arasından.

Kız odadan çıkar çıkmaz Arıkan’ı istedi sekreterinden.

Neşe şirketin kapısından çıkarken gülümsüyordu kendi kendine.

(devam edecek)

 

 

Yorum bırakın