Sessiz ol! – Bölüm 4

Neval kendi evine geçişinin ardından yaşadığı bir kaç aksilikten Gülnaz hanıma hiç bahsetmemişti. Artık iyice yaşı ilerleyen değerli koruyucusunu endişelendirmek istemiyordu. Yaşı ilerledikçe kaygı düzeyi de artan Gülnaz hanım eskiden soğukkanlılıkla hallettiği bir çok konuda endişeler üretmeye başlamıştı. Neval yeni evine taşındığı ilk hafta koleksiyonun yeni parçalarının üretim aşamasında olduklarından çok yorgundu. Bir yandan yeni evin düzeni ve eksikleri, bir yandan atölyede geçen uzun ve yorucu saatler dikkatini iyice dağıtmıştı. Gülnaz hanımla yaşarken bir çok şeyi evdeki görevliler hallederken şimdi her şeyi kendi düşünmek zorundaydı. Gülnaz hanım yanına bir yardımcı tutma konusunda çok ısrar etmiş olsa da, haftada bir kez gelen temizlik yardımcısı dışında evde düzenli iş halleden veya hizmet eden birini daha istemiyordu. Atölyedeki yoğun günün ardından yürüyerek eve dönerken yoldan hızla gelen aracı fark etmeden kaldırımdan bir adı atarak yola inmiş, son anda arkasından geçen bir adamın kolundan geri çekmesiyle bir kazanın eşiğinden dönmüştü. Ölümün eşiğinden dönen biri olarak iyice afalladığından adama kuru bir teşekkür edip eve yürümeye devam etmiş, ancak eve geldikten sonra hayatını kurtaran birine kaba davrandığını düşünmüştü. Böyle bir olaydan Gülnaz hanıma bahsetse, yedi-yirmi dört yanında dolaşacak birini bulurdu. O gece stresini atamadan uyuduğu için yine o kabusu görmüş, ancak gün ışımaya başlayınca sakin bir uykuya dalabilmişti.

Atölyedeki parçaların tamamlanmasının ardından katalog ve reklam çekimleri için de gece gündüz çalışmak zorunda kalan Neval hafta sonları Gülnaz hanımın şehir dışındaki müstakil evinde kalmaya devam ediyordu. Gülnaz hanım o eve taşındıktan sonra diğer çocuklarının hafta içi ziyaretleri zor olduğundan hepsi cumartesi günleri akşam yemeklerinde, içlerinden birinin işi olursa aynı gün sabah kahvaltısında annelerinin evinde bir araya geliyorlardı. Artık gelenekselleşen bu toplantılar Gülnaz hanımın bütün çocukları ve torunlarını bir arada görebildiği yegane zamanlar olmuştu. Hafta içi sessiz ve sakin olan ev hafta sonları hareketlenip renkleniyordu. Her geldiklerine torunları için özel sürprizler hazırlamayı adet edinmiş olsa da, çocuklar büyüdükçe büyükannelerinin evinde vakit geçirmekten sıkılmaya başlamışlardı. Mert, küçüklüklerinden beri kuzenleri ile hiç anlaşamıyordu. Gülnaz hanım artık bir ergen olmasına rağmen kızlarla arasının hiç iyi olmadığını fark ettiği torununu gözlemliyor ama oğlundan çekindiği için bir yorumda bulunmuyordu. Cavidan da, ağabeyinin oğlunun kızlarına sürekli hırçın davranmasından rahatsızdı. Gizli gizli annesine Mert’in normal bir çocuk olmadığından dert yanıyordu. Ayşegül çocuğa ilgisiz kalacak kadar içine kapandığı, Cevdet’te oğluna sevgiyle yaklaşmadığı için oğlanın davranışları tuhaflaşmaya başlamıştı. Eskiden birbirlerinin arkasını kollayan iki kardeş şimdi çocuklarının farklılıkları yüzünden karşı karşıya geliyorlardı. Cavidan’ın kızları Hülya ve Fulya, Mert’in aksine zamane çocuklarıydı ve süslenip, sosyalleşerek, fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmaktan başka yaptıkları bir şey yoktu. Mert onların sosyal medyada paylaştıkları fotoğrafların kendilerini teşhir meraklarından olduğunu söyleyerek üstlerinde baskı kurmaya çalışsa da, Cavidan Mert’e bu konuda söz sahibi olmadığını duyurarak, tepki gösteriyordu. Kocası da ağabeyinden haz etmediği için hafta sonu toplantılarına karısı ile birlikte katılmıyordu bile. Cevdet’e göre, zengin kocası Cavidan’ı kesin aldatıyordu ama Cavidan mülk düşkünlüğünden kocasının kaçamaklarını görmüyormuş gibi davranıyordu. Ayrıca yeğenleri ile ilgili oğlu gibi düşündüğünden, kızların böyle olmalarının suçunu da kız kardeşinde buluyordu. İkisinin anlaşabildikleri tek konu Neval’e olan sevgisizlikleriydi ama annelerinden yüz bulamadıkları için haftanın bir günü onun da yüzüne gülüyorlardı. Onun öz kardeşleri olmadığı vurgusunu çocuklarına da sürekli yaptıkları için, Neval’in tüm yakın davranışlarına rağmen çocuklar ona bir yabancı gibi davranıyorlar ve yanına bile gelmiyorlardı. Yine de Gülnaz hanım üzülmesin diye Neval herkese gülümseyerek iyi davranmaya devam ediyordu.

O gece ailesinin ondan alan o katil olmasa şimdi onlarla birlikte farklı bir hayatı olacaktı, öte yandan katil onu da yakalamış olsa hayatta bile olmayacaktı. Gülnaz hanım ise onun yaşayan tek kahramanıydı. Ona yaptığı iyilikleri ödemesi mümkün olmadığından çocuklarının ona karşı sevgisizlikleri yüzünden üzülmesini istemiyor, ne yaparlarsa yapsınlar onlara güler yüzle yaklaşıyordu. Hiç bir zaman onların kardeşi olmaya çalışmamış, annelerini ellerinden almaya çalışıyormuş hissi yaratmamaya özen göstermişti. Büyüdükçe anlamıştı konu annelerini değil, mirası paylaşmaktı ama yine de kimseye karşı tehdit olmadığını her fırsatta ispatlama yoluna gitmişti. Haftanın bir günü sözde aile toplantısı adı altında birbirlerine rol yapıp, ayrılıyorlar ve hafta için hiç biri birbirini ne arıyor ne de soruyordu.

Neval’in kendi evine çıkışının üçüncü ayında bir cuma akşamı Gülnaz hanıma gitmek için arabasını sitenin garajından almak için aşağı indiğinde kimliği belirsiz bir adam tarafından saldırıya uğradı. O arabanın anahtarını bulmak için çantasını karıştırarak yürürken, adam bir anda ortaya çıkıp ensesine sert bir cisimle vurmuş, Neval bir anda acıyla yere yıkılmıştı. O sırada bozulan kameralara bakım yapmak için aşağıda olan güvenlik görevlileri Neval’in çığlığını duyunca koşarak gelmiş ve adam da ikinci bir hamle yapamadan kaçmak zorunda kalmıştı. Çocukluğundan beri saldırıya uğrama travması olan Neval nefes almakta zorluk çekmeye başlayınca ambulansla hastaneye kaldırılınca, güvenlik görevlileri Gülnaz hanımı arayarak olanları anlatmışlardı. Başının arkasına aldığı darbe yüzünden bir sürü tetkikler yapıldıktan sonra özel bir odaya olan Neval, kaygıyla onu bekleyen Gülnaz hanımı görünce sarılıp uzun uzun ağladı.

“Güzel kızım benim! İnanamıyorum bu olanlara, merak etme ben yanındayım!” diyerek onu sakinleştirmeye çalışan Gülnaz hanım, bu olayın onda yarattığı etkiyi anlayabilecek tek kişiydi. Yıllarca çocukluğunda yaşadığı olayın izlerini onun ruhundan silebilmek için çaba sarf ettikten sonra bu olayın ikinci bir travmaya neden olmasından çok korkuyordu. Neyse ki Neval bu sefer konuşmayı bırakmamış ve daha çabuk toparlanacak gibi görünüyordu. Aslında Neval’i çabucak toparlanmaya iten şey, Gülnaz hanımın gözlerinde gördüğü o endişeydi. Onu üzmemek için kendini bırakmayıp, en azından toparlanmış gibi görünmeye gayret etmişti. Bir kaç gün hastanede kaldıktan sonra Gülnaz hanım yeniden o eve dönmesine izin vermediği için onunla evine gitmiş bir iki gün de orada dinlendikten sonra işine geri dönmesi gerekmişti. Bu sırada güvenlik görevlileri ve polis Neval’e saldıran kişi hakkında soruşturmaya başlamış olsalar da, adamın eşkalini ortaya çıkacak herhangi bir ize rastlayamamışlardı. Neval ne kadar iyi görünmeye çalışsa da, tüm o eski korkuları tetiklendiğinden, kabusların hepsi de geri gelmişti.

“Neval sessiz ol!” diyen o melodik ses artık gündüzleri bile kulaklarında dolaşıyordu.

Gülnaz hanım güvenliğe rağmen, Neval’in saldırıya uğramasından dolayı çok kızgın ve endişeliydi. Site yönetimini kameraları zamanında yaptırmadıkları için ihmalkarlıkla suçluyordu. Neval’in o evde yaşamasına artık izin veremeyeceği ve onunla yaşarsa da işine çok uzak kalacağı için ona yeni bir ev almaya karar verdi. Site yönetimine daireyi satışa çıkardığını bildirdi.

Tam da koleksiyonun yeni parçalarının satışa çıkacağı zamana gelen bu olay, Neval’in işlerini bir süreliğine ertelemesine neden olmuştu. İşlerine ve yoğunluğa geri dönerse bu travmayı unutup, daha kolay atlatabileceğine inandığı için Gülnaz hanımı artık dinlenmesine gerek olmadığına ikna etti, tabi karşılığında da yeni bir eve bakma konusunu kabul etmişti. Bu sadece Gülnaz hanımın isteği değil, onun da onayladığı bir durumdu. O evde yaşayıp, her garaja indiğinde aynı olayı yeniden hatırlamak istemiyordu.

(devam edecek)

Yorum bırakın