Kayıp Hayatlar – Bölüm 23

Sevil ve Erhan uyumaya çekildikten sonra Mücella hanım, Aynur hanım ve Turgay bey konuşmuşlardı biraz daha.

“Pek mahcup bir kız maşallah!” demişti Aynur hanım onayını belli ederek.

“Ya pek sessiz hakikaten, nasıl ikna etmiş Erhan’ı bu sessizlikle acaba?”

“Yahu nasıl etmişse etmiş, önemli olan mutlu olmaları değil mi?”

“Öyle tabi canım!” diye onaylamışlardı Aynur hanımla, Mücella hanım da.

Sevil ve Erhan on gün kaldılar, Erhan’ına ilesinin evinde. Bu on gün Sevil’in olanları yeniden düşünüp anlamlandırması için bir süre oldu ona. Evdeki sevgi çemberi annesinden sonra ruhunda açılan yaralara biraz olsun merhem olmuştu. Erhan’ın yaşadıklarından ailesine hiç bahsetmemiş olması, bu evde ve nikah öncesinde ayrı odalarda kalmalarını istemesi, ona kırılacak bir eşyaymış gibi özenli ve nazik davranması inanılması güç bir rüya gibiydi. Bazen tüm bunları yediği dayaklar yüzünden kendi kafasında canlandırdığını düşünüyor endişeleniyordu. Böyle zamanlarda Derya yetişiyordu yardımına, arkadaşına anlatırken kendini ikna ediyordu tüm bunların gerçek olduğuna.

“Hayır daha neredeyse yirmi gün önce senin haline ne çare bulsam diye kendimi paralarken, yemin ediyorum kıskançlıktan çatıyorum şu an!” diyordu gülerek, “Resmen modern bir peri masalının içine düştün kızım. Bu adamın bir erkek kardeşi, kuzeni falan yok mu?”

Derya’nın tepkilerini duyunca ikna oluyor sevinçten havalara uçacak gibi oluyordu. Zerre kadar özlememişti şu on günde ayrıldığı evi. Erhan fazla vakit kaybetmeden nikah dairesine başvurmalarını istediği için günlerini almışlardı. Kendi aralarında bir nikah planlıyorlardı kalabalık olmayacaktı ama Mücella hanım ve Aynur hanım gelinlik olmadan bir kızın evlenmesini hiç uygun bulmadıkları için Sevil’i alıp bir gelinlikçiye götürmüşlerdi. Az sayıda olsa da davetiye de illa ki basılacaktı. Turgay bey fırsattan istifade Erhan’a artık bir büro açmasının da zamanı geldiğini fısıldamıştı. Evlenecek bir ailenin sorumluluğunu alacaktı. İnsanların boş gezenin boş kalfası olmalarını sağlayan işleri evden yürütme olayına bir son vermeliydi artık. Hırlısı hırsızı evine dolduracak değildi herhalde.

“Baba onlar hırlı hırsız değiller!” diye ısrar etse de sonunda Turgay bey oğlunu ikna etti. Ev hazırlıkları sürerken, baba oğul bir de büro peşine düştüler. Sevil hastaneye yeni başladığı için izin alamıyordu. Bu yüzden gelinlik provaları hariç diğer işlerle Mücella hanım ile Aynur hanım ilgilenmeye başlamıştı. İkisi de sanki yıllardır bu anı bekler gibi heyecanlıydılar. Dışarıdan bakanlar onları patron-çalışan değil iki kız kardeş sanabilirdi. Aynur hanım bu aileyi o kadar seviyordu ki kocası öldükten sonra ısrarları üzerine kendi evini kapatıp doğrudan onlarla yaşamaya başlamıştı. Kendi ailesinden çok bu aileye ait hissettirmişlerdi kendini.

Davetiyeler basılıp geldikten sonra Erhan bir kaç tanesini götürüp Yusuf’a verdi.

“Bir tanesini mutlaka Kemal beylere ver anladın mı?” dedi ters ters.

Yusuf ve karısı apartmandakilere canlı yayın yaptıklarından herkes bu serserinin Sevil’i ortada bırakacağını düşünüyordu. Erhan gelmelerini istediği için değil sırf çenelerini kapasınlar diye veriyordu davetiyeyi onlara. Sevil’in ailesinin ise nikaha geleceğini bile düşünmüyordu zaten yine de babasının kızının evlendiğini bilmeye hakkı var diye düşünmüştü. Sevil’e hiç bahsetmedi Yusuf’a verdiği davetiyelerden.

Mücella hanım oğlunun Sevil ve ailesi hakkında konuşmaktan kaçındığını anlayınca bir akşam odasına gitmiş ona gerçeği anlatmasını istemişti. Annesini iyi tanıyan Erhan cevabı almadan odadan çıkmayacağını bildiği için olanı biteni tüm açıklığı ile anlattı. Mücella hanım o kadar şaşırmıştı ki ne diyeceğini bilemedi.

“Bu kızı seviyorum anne!” dedi Erhan son olarak, “Bunları senin bildiğini bilmesini istemiyorum, bundan sonra onun kendine olan güvenini sarsacak hiç bir şeye izin vermeyeceğim. Şimdi anladın mı neden o kadar sessiz ve mahcup olduğunu. Kendi bedenine hapsedilmiş bir karakteri var, buna o kadar alışmış ki, etrafında parmaklıklar olmadığında bile kendini serbest bırakamıyor artık!”

“Sevgiyle üstesinden geleceğinize eminim!” dedi Mücella hanım, oğlunu tanımasa onun kız acıdığını ve bunu sevgiyle karıştırdığını düşünebilirdi ama onu tanıyordu. Gözlerinde Sevil’den bahsederken oluşan o pırıltının acımakla falan ilgisi yoktu. Belki farklı gelmişti bu kız ona, belki esrarengiz ve kapalı bulmuştu onu ama sonuçta sevmişti belli ki. Onca acının ardından kızın da oğlunu mutlu edip, edemeyeceğinden endişe duydu biraz ama bu ancak yaşanılarak öğrenilecek bir şeydi. İkisi de yetişkin olmuş bu iki insanın önüne dikilerek bir yere varamazlardı.

Ertesi sabah Sevil ve Erhan çıkınca Aynur hanım ve Turgay beye de anlattı durumu. Aynur hanım o kadar üzülmüştü ki kızın haline, ağladı durdu dinlerken.

“Vah kızım, vah çocuğum!”

“Erhan’ın böyle bir seçim yapacağını kırk yıl düşünsem aklıma getirmezdim! Gerçi biz ilk Sevil’den bahsettiğinde anlamalıydık belki?” dedi Turgay bey de.

“Evet aslında o zamanlardan aklına koymuş bence de ama biz sanırım ciddiye almadık anlattıklarını. Erhan Sevil’in bunları bildiğimizi bilmemizi istemiyor. Ömrünüzün sonuna dek bu konuştuklarımızı unutmaya hazır mısınız?” dedi Mücella hanım ikisine bakıp.

“Hazırız da ya kızın ailesi ortaya çıkarsa yeniden ne olacak?” dedi Aynur hanım duramayıp.

“Ne olacak? Dünür olacağız mecburen ama mesafeli duracağız!”

“Aman inşallah çıkmazlar!” diyerek homurdandı Aynur hanım.

Karı koca gülmeye başladılar onun haline.

Nikaha Sevil’in ailesi dahil hiç bir komşu gelmedi ama Yusuf ve karısı geldiler. Davetiyeye rağmen sonucu gözleriyle görmek istemişlerdi belli ki. Sevil bembeyaz gelinliğin içinde bir biblo gibi duruyordu. Derya arkadaşını daha beyazlar içinde görür görmez ağlamaya başlamıştı. Sonra da Erhan’ın boynuna sarılıp, “Ay enişte sen var ya masallara yeniden inandırdın beni!” diye ağlamaya devam etmiş, nikah bitene kadar da yanlarından ayrılmamıştı. Sevil’in nikah şahidiydi ne de olsa, Erhan’ın şahidi ise Aynur teyzeydi.

Sevil’in içindeki çocuğu yeniden bulup, hayata bağlanması bir yıla yakın sürdü. Erhan babasının isteği ile büroyu açtı ama aldığı davaların şeklini hiç değiştirmedi.

Sevil’in kalan hayatı boyunca her şey o kadar güzeldi ki evliliğinin beşinci yılına gelip, parka getirdikleri kızlarını seyrederken tüm geçmiş bir sır perdesinin arkasına gizlenmiş gibiydi artık. Sanki onun değil de başkasının anılarıydı arada sırada aklına gelenler. Kemal bey bir kez bile aramamıştı kızını sonrasında. Sevil’i hiç üzmemişti elbette bu durum. Turgay bey, Mücella hanım ve Aynur hanım ona yeni bir aile olmuşlardı. Aynur hanım bakıyordu kızlarına onlar işteyken. Yaşı ilerlemiş olmasına rağmen istemişti bakmayı. Mücella hanım da emekli olmuştu torunu olunca. İki kadın akşama kadar çocuğun peşinde dolanıp duruyorlardı.

Cumhuriyetimizin kuruluş yıl dönümüne gelen bu özel günde hikayemizi burada sonlandırırken, bayrağımız altındaki hiç bir insanın Sevil’in yaşadıklarına maruz kalmamasını diliyoruz. Bu hikayenin beyaz atlı prensi Erhan her zaman gerçek hayatta olamıyor ne yazık ki. Nice kayıp hayatlar var tarihimizde. Tüm insanlar severek sevilerek mutlu yaşasın! Cumhuriyetimiz ilelebet payidar kalsın! Bize bu günleri hediye eden başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, gelmiş geçmiş tüm kahramanlarımızı saygı, sevgi ve rahmetle anıyoruz.

SON

Kayıp Hayatlar – Bölüm 23’ için 23 yanıt

  1. Hikayelerinizi severek okuyorum. Ellerinize, kaleminize, yüreğinize sağlık. Ayrıca Atamızı gösterdiğiniz saygı ile Cumhuriyet Bayramımızda anmanız beni çok duygulandırdı. Sağolun, varolun.

    Liked by 2 people

  2. Hikayeyi okurken hep bu iyi bitsin diyordum içimden 🙂 Teşekkürler iyi bitti …Umut lazım insan olana 🙂 Kaleminize sağlık , yolunuz aydınlık olsun Gülseren hanım ..

    Liked by 1 kişi

  3. Çok güzel emeğinize kaleminize sağlık bundan sonraki hikayeyi heyecanla bekliyorum sabah gözümü Acar açmaz ilk isim bakmak oluyor okuyup öyle işlerime bakıyorum bu arada cumhuriyet bayramımız kutlu olsun .

    Liked by 1 kişi

  4. Geçte olsa sizi yeni keşfettim hergün ilgiyle okuyorum eski arkası yarınlarınizıda okumaya calışıyorum kaleminize elinize sağlık gülseren hanım

    Liked by 1 kişi

  5. hikayelerinizi zevkle okuyorum iyi biten hikayeleri hep sevmişimdir gazetelerde haberlerde artık hep kadına şiddetin türlüsünü duyuyoruz insanın ruhu bunalıyor ama sizin iyi sonla biten hikayeleriniz insanda bir rahatlama duygusu verıyor ayrıca çok akıcı bir dille duyguları yazıyorsunuz sıkılmadan okuyorum ve yeni hikayeleinizi sabırsızlıkla beklıyorum esen kalınız

    Liked by 1 kişi

  6. Hikayelerinizin tiryakisi oldum gülseren hanım gerçekten çok beğenerek okuyup takip ediyorum elinize emeğinize sağlık başarılarınızın devamını diliyorum ayrıca hikayenini sonundaki temennilerinize yürekten ❤katılıyorum .teşekkürler🙏

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın