Can Borcu – Bölüm 14

Zümrüt ertesi sabah erkenden geldi yine kapılarına, Ferhat bey oğluyla konuşmayı düşündüğü için bozuldu kızın hiç fırsat vermemesine ama bir şey diyemedi. Ruşen hanım da bütün gece uyumamıştı zaten, Fikriye’nin hazırladığı kahvaltıya oturmayı beklerken masada herkesten önce gelip oturan Zümrüt’ü görünce afalladı.

“Günaydın!” dedi Zümrüt süklüm püklüm.

“Günaydın kızım” diyerek oturdu karı koca masaya.

“Ben dün gece olanlar için çok mahcubum!” dedi başı önüne eğik bir şekilde.

“İyi misin bari?” dedi Ferhat bey, kız kaldırdı başını, dudağının kenarında dün gecekine ek olarak yeni bir morluk eklenmişti.

Karı koca birbirlerine baktılar şaşkın şaşkın. Sonra kızın kollarındaki çiziklere takıldı gözleri.

“Bunlar dün geceden mi kaldı?” dedi Ruşen hanım şaşkın şaşkın.

“Evet” diyerek güya saklamak ister gibi daha önce yukarı çektiği hırkasının kollarını bileklerine indirdi.

Ruşen hanım kalbinin sıkıştığını hissediyordu artık, böyle şeyler sadece filmlerde olur sanıyordu ama şimdi bir örneği karşısında oturuyordu ve oğluyla evlenmek üzereydi.

Ferhat bey karısının yüzünden tepki vereceğini anladığı için hemen gidi araya, “Zümrüt’cüğüm akşam olanlar bir yanlış anlaşılma sanırım. Arka evdeki kızımız benim rahmetli bir arkadaşımın kızı ve Korhan ile tanışıklıkları dışında bir bağlantıları yok.”

“Siz benim gördüklerimi görmediniz Ferhat amca! Biliyorsunuz Korhan’ın rahatsızlıkları var, hatırlamıyor olanları!” dedi kız oyununa devam ederek.

Ruşen hanım sinirden oturduğu yerde kıpırdanmaya başladı ama kocası ile göz göze gelip, onun kaşlarını kaldırdığını görünce durdu yeniden.

“Her neyse!” dedi Ferhat bey, onun da sinirleri giderek bozuluyordu, “Belki de biraz uzak durup sakinleşmeniz gerekiyordur. Hem bize de Korhan ile konuşmamız için fırsat vermiş olursun. Babanla konuşurum ben!” dedi dişlerini sıkarak.

Zümrüt beklemediği bu cevap karşısında gerildi birden “Ne demek istiyorsunuz?” dedi dik dik. Az önce süklüm püklüm oturan kız gitmiş yine gözlerinden ateş saçan o kız geri gelmişti.

“Kızım bak gerginsin! Şimdi Korhan ile konuşsanız gene kavga çıkacak, biz sana diyoruz ki, biz konuşalım önce onunla izin ver!” dedi Ruşen hanım.

Fikriye bile o kadar gerilmişti ki masaya bir şeyler koyarken, elindekileri düşürüyor, oraya buraya çarpıyordu istemeden.

“Dikkat etsene!” dedi Zümrüt bir anda ona bağırarak, Fikriye bir karış sıçradı yerinden. Ruşen hanım başıyla çık işareti yapınca, hızla fırladı mutfaktan.

“Tamam!” dedi sonra Zümrüt yeniden süklüm, püklüm haline geri dönerek, “Lütfen çabuk halledin, Korhan’ı seviyorum. Bir şıllık yüzünden ondan vazgeçecek değilim!” dedi ve kalkıp izin istemeden çıktı gitti evden.

Korhan az önce onun Fikriye’ye yükselen sesini duymuş hızla fırlamış giyinmeye başlamıştı ama o aşağı indiğinde kız çoktan gitmişti. Anne ve babasının yüzü bembeyaz olmuştu.

“Neler oluyor Zümrüt mü buradaydı?” dedi hırsla.

O sırada kızın gittiğini duyan Fikriye’de mutfağa geri dönmüştü.

“Kusura bakmayın, yani ben isteyerek yapmadım!” dedi korkuyla.

“Yok kızım bak sen işine!” dedi Ferhat bey, “Kahvaltımızı edip içeri geçelim, konuşalım!” dedi sonra masadaki ailesine.

Ağızlarını bıçak açmadan yediler tabaklarındakilerini. Ruşen hanım çayını bile içmeden kalktı masadan, bu konunun ertelenecek bir tarafı yoktu. O kalkınca diğerleri de kahvaltıyı bırakıp gittiler peşinden. Fikriye hızla dünden kalan kurabiyeleri tepsiye koyup, yeni çaylarla koşturdu peşlerinden ve servisi yapıp aynı hızla mutfağa döndü.

Ferhat bey Fikriye ortadan kaybolana kadar bekledi konuşmak için.

“Zümrüt’ün durumunu ailesi biliyor mu?” dedi gergin bir sesle.

“Bilmiyorum!” dedi Korhan, “Ama gördünüz saklayacak durumda değil!”

“Sen babasıyla mı konuşsan?” dedi Ruşen hanım.

Ferhat bey çok sıkıntılıydı, “Ne diyeyim adama?”

“Baba istersen ben konuşayım Necmi amcayla?”

“Hayır! Olmaz! Senin hasta olduğunu düşünüyorlar anladığım kadarıyla!”

“Ne?” dedi Korhan şaşkın şaşkın, “Ben mi hastaymışım?”

“Zümrüt öyle bir şeyler geveledi!”

“Allah’ım neyin içine düştük biz!” diye ağlamaya başladı Ruşen hanım, “Hem deli, hem akıllı bu kız!”

“Bak Korhan, o akşam hakkında bir şey hatırlamıyorsun öyle değil mi?”

“Hayır!” dedi Korhan ağlamaklı bir sesle.

“Ben gidip polis ile konuşacağım yeniden” diyerek ayağa kalktı Ferhat bey.

“Ne için?” dedi Ruşen hanım panikle.

“Bilmiyorum ama bu kızın o akşam için anlattıklarından da şüphe duyuyorum artık!”

Korhan babasının arkasından baktı öylece, uzun zamandır ilk defa babasının onu anladığını düşünüyordu. Başından beri inanmıyordu o Zümrüt’ün söylediklerine. Ruşen hanım sessiz sessiz ağlamaya devam edince kalkıp annesine sarıldı.

“Çok özür diliyorum anne! Benim yüzümden bunların hepsi!”

O sırada her şeyden habersiz camın önünden geçip gitti Pelin okuluna doğru. Korhan onunla bahçede oturmayı ne çok istediğini düşündü yeniden.

Gece olanlardan sonra Pelin’de uyuyamamıştı bir süre, ne olduğunu da anlayamamıştı. Kendisi ile bir ilgisi olmadığını düşünüyordu ama yine de kafasına takılmıştı bir süre. Sonra olanları düşünüp, bir ilgisi olmadığına kanaat getirip uykuya dalmıştı yeniden ama geç uyuduğu için yorgun hissediyordu kendini.

“O kız kim?” diye bir mesaj geldi o sırada Korhan’ın telefonuna.

Korhan derin bir iç geçirdi ve annesi anlamasın diye odasına gitti hemen.

“O kızla beni tanıştıracaksın! Ben anlarım konuşunca ne mal olduğunu!” diye bir mesaj geldi hemen arkasından. Korhan cevap yazsa da, yazmasa da Zümrüt’ün yeniden delireceğini biliyordu.

“Ferhat amcanın hatırına susuyorum. Haberin olsun!” diye bir mesaj geldi az sonra. Cevap yazmadı Korhan. Akşama kadar kimi tehdit dolu onlarca mesaj daha geldi. Bu defa sinirlenip silmedi mesajları. Hepsini arşive attı sonra gerekirse diye.

Ruşen hanım öğlen yemeğinde kesinlikle bahçedeki masaya gitmemesini tembihledi oğluna, “Kızın da başını belaya sokacaksın! Ayrıca şu deliyi üstümüze sıçratma daha fazla, koz arıyor zaten!” dedi sinirle. Kızın akşam yüzünde ve kollarında olmayan çizik ve morlukları görünce şoka girmişti iyice. Eve gidip Korhan’ın üzerine atmak için kendi kendine mi yapmıştı onları. Ailesi ne düşünmüştü kim bilir demeye kalmadan dünürünün adı gözüktü telefonunda. Korhan ile kısa bir an göz göze geldiler sonra kalktı masadan telefonu alıp içeri doğru yürüdü.

“Evet Ayhan hanım! Haklısınız, konuşacağız Korhan’la da, doktoruyla da konuşacağız evet! Çok üzgün o da! Özür diliyor evet!”

Korhan annesinin peşine salona yürümüş eşikte onun söylediklerini dinliyordu. Kadın telefonu kapar kapamaz, “Ne diyorsun anne sen ya?” dedi hışımla.

“Susta otur şuraya!” dedi Ruşen hanım, sonra kızı yüzünde ve kolunda gördüklerini anlattı.

Korhan inanamıyordu olanlara.

“Bir çare bulana kadar bu kızı ve ailesini idare edeceğiz başka çaresi yok! Baban gelene kadar bekleyelim!”

“Allahım!” diyerek elelrini yüzüne kapattı ve kendini koltuğa bıraktı Korhan.

“Doktora bende geleceğim seninle!” diyerek mesaj attı Zümrüt az sonra, “Randevu alınca hemen bana haber ver. Ben senin karın sayılırım yanında olacağım. Bunu birlikte atlatacağız!”

Oğlunun yüzündeki ifadeden mesajın ondan geldiğini anladı Ruşen hanım ama daha fazla sinirlerinin bozulacağını bildiği için sormadı ne yazıyor diye.

(devam edecek)

Can Borcu – Bölüm 14’ için 5 yanıt

  1. Vallahi bu hikayenin sonunu sabırsızlıkla bekliyorum elinize ,yüreğinize ,kaleminize sağlık beğenerek takip ediyorum gerçekten arkası yarın tadında hikayeleriniz başarılarınızın devamını diliyorum gülseren hanım😊😊

    Liked by 2 people

Yorum bırakın