Bebek ve Düğme – Bölüm 14

Sonunda Nihal’in tecrit süresi sona ermişti. Ancak yine de dikkatli olması gerekiyordu. İlaçlarını düzenli kullanmalıydı. Tecritin sona ermesi iyi olduğu anlamına gelmiyordu henüz.

Nihal hissediyordu zaten iyi olmadığını, çok zayıf düşmüştü. Bu süreç onu gergin ve sinirli birine dönüştürmüştü. Sabrı çok azdı artık her şey için. Huysuzlaştığının farkındaydı ama bunu düzeltmek için kendiyle mücadele edecek gücü bulamıyordu bir türlü.

“İyi değilim Perihan abla ben!” demişti kadıncağız tecrit bitince onlarda kalmaya başlayınca. Turhan istemişti kalmasını. Tek başına yapabilecek durumda değildi Nihal. Sevdiği ve güvendiği birinin onunla bütün gün ilgilenmesi gerekiyordu. Turhan işe gitmek zorundaydı.

“Kızım Allah büyüktür! Bak nelere katlandın bu günlere gelmek için. Umutsuz olma. Çok yoruldun ondan bu hallerin!”

“Yok abla ben biliyorum kendimi. Doktorlar da iyileştin demiyor zaten. Bir süreç bitti diyorlar. Daha kalanı devam ediyor. Baksana sırtımda lekeler çıktı bu zonadan sonra. Direniyor vücudum hâlâ bu kana!”

“Ah kızım ah! Türlü çeşit şey çıktı ne bileyim! Çok şükür burada karşımdasın bak. Sohbet ediyoruz. Daha da iyi olacaksın inşallah!”

Başını sallayarak dinliyordu Nihal ama ikna olmuyordu bir türlü. Herkes o iyi hissetsin diye yalan söylüyordu. Yalan istemiyordu oysa o! Bir çocuk gibi kandırılmak istemiyordu. Gerçeklerle yüzleşesek gücü de yoktu. Sıkışıp kalmıştı öylece.

Mete, Kader hepsi doktorun izin verdiği sürelerde geliyorlardı sırayla. Nihal’in evden çıkması henüz yasaktı. Turhan bir kaç kez şehir dışına gitmek zorunda kalmıştı. Bebeği saklamıştı Nihal Perihan hanım ya da Kader görmesin diye.

Kader Nihal’in onu hastanede gördüğü o ilk halinden sonra büyümüş güzelleşmiş, çok güzel bir genç kadın olmuştu. Perihan hanım ona eltilerinden birinin oğlunu düşünüyordu ama söyleyememişti henüz. İyi çocuktu Erhan yoksa öyle herkese aracı olmayı seven bir kadın değildi Perihan. Hatta gıcık olurdu öyle şeylere. Erkek milletine kefil olunmayacağını öğrenmişti ağzı yanarak daha önce. Kader ile konuşacaktı ama şimdi Nihal’in durumu tam düzelmeden olmazdı. Zaten kız da çok üzülüyordu ablasına, koca bakacak hali yoktu.

Turhan, Mete ile konuşuyordu sürekli, Nihal’in ne ruh halinin ne de fiziksel halinin iyiye gitmediğinin o da farkındaydı. Mete onun moralini bozmadan düşündüklerini nasıl söyleyeceğini bilemiyordu bir türlü. İnsanın mesleği de olsa bazı şeyleri söylemek ve anlatmak gerçekten çok zordu. Nihal’in doktoru arkadaşıydı.

“Daha bir şeyi atlattık diyemeyiz Mete! Nihal’in morali de çok düşük haklı olarak!” demişti son konuştuklarında, “Doğruyu söylemem gerekirse, beklediğim düzelme henüz gerçekleşmedi!”

İşin garip tarafı Nihal ilkindeki gibi değildi bu defa, Mete ile de konuşmuyordu fazla. Ne düşündüğünü, ne hissettiğini anlatmıyordu. Bu korkutuyordu onu asıl. Kader’e de sormuştu konuşuyorlar mı diye ama o da aynı şeyi söylemişti.

“Nihal ablam çok uzaklaştı hepimizden, dalgın ve düşünceli oluyor görüştüğümüzde. Mutlu olup olmadığımı soruyor bana sürekli!”

Kimseye Turhan’a davrandığı gibi ters davranmıyordu ama sessizce duruyordu diğerlerinin yanında konuşmasa da, kocası ne söylese tersliyordu ama.

“Sanki beni kendinden uzaklaştırmak istiyor, sanki ondan nefret etmemi istiyor. Beni o kadar iyi tanıyor ki, öyle üzerime geliyor ki bazen ben de kendimi zor kontrol ediyorum!” diye anlatmıştı Mete’ye.

Mete’de çözemiyordu arkadaşını bu sefer. Bir kez Turhan ile konuştuklarını söyleyecek olduğunda tepki vermişti Nihal.

“Benim arkadaşım ve doktorumsun sen!” diye azarlamıştı onu. Sanki Turhan başkası gibi.

“Bu sefer boşanalım da demiyor. Demiyor ama sanki ben diyeyim istiyor gibi. Karımı tanıyamıyorum Mete. Onu çok seviyorum ama gözlerimin önünde başka birine dönüşüyor. Orada olduğunu görüyorum ama ona ulaşamıyorum!”

“Bak Turhan! Tam olarak kanıtlanmamış olsa da, organ veya kan nakli yapılan hastalarda karakter değişimlerine rastlanabiliyor. Nihal’de yeni kendisiyle yüzleşemiyordur daha inan bana. İkinizin de zamana ihtiyacı var. Acı çektiğini, onun yanında olmak istediğini biliyorum ama zorlama gerildiğini hissediyorsan uzaklaş. Perihan hanım evde nasılsa. Bırak biraz düşünsün özlesin seni!”

“İyi ama ya bu zaman sınırlı bir zamansa Mete? Ya karım aslında gidiyorsa ve ben uzak durarak onunla geçireceğim dakikalardan oluyorsam!”

Mete çaresizce yüzüne baktı Turhan’ın. Nihal kendini böyle seven bir adam olduğu için çok şanslıydı ama hayat bu şansı kullanabilmesi için ona yeterli zamanı vermiyordu bir türlü. Turhan’ı sevdiği için kendinden uzaklaştırmak istiyordu muhtemelen. İyi olmadığını biliyor ve ona bir şey olursa ardında acı çeken bir koca bırakmak istemiyordu. Şimdi Turhan’a bunu seni sevdiğinden yapıyor dese anlar mıydı bilmiyordu. Arkadaşının planlarını bozmalı mıydı onu da bilmiyordu. Dokor hasta ilişkisi içinde değillerdi bu aileyle. Etik değerler, Mete’nin duyguları, düşünceleri hepsi çarpışıp duruyordu zihninde. Anlıyordu Nihal’i aslında o. Kendisi de böyle yapardı biliyordu belki.

“Onunla olduğun dakiklarda onu kaybetmekten ve seni uzaklaştırma gayretini izleyerek acı çekmektense, biraz uzak durup beklemekte fayda var Turhan!” dedi en son.

Turhan’ın beklediği cevap değildi bu. Bir şey söylemedi daha fazla. “Seni seviyor!” demesini bekliyordu Mete’nin daha çok. “Bunların hepsi geçecek, çünkü o da seni, senin onu sevdiğin kadar seviyor!”

Diğerleri kadar çaresiz ve mutsuz hissediyordu Kader’de, sanki o birden bire hayatlarına girip tüm kapıları ardına kadar açan Nihal gitmiş, onunla vakit geçirmekten sıkılan, dertleşmektense sessizce gitmesini bekliyor hissi veren birine dönüşmüştü.

“Bir şeyi mi eksik yaptım? Onu kırdım da farkında mı değilim acaba?” demişti Perihan hanıma o da.

“Üzülüyor kızım işte, o da bilmiyor ne yaptığını?” diyebilmişti kadıncağız sadece. Mesude’den sonra şimdi Nihal’e bakıyordu. Hepsinde yıprananın bu kız olduğunu izlemişti. “Adını Kader değil, Keder koymalılarmış bu kızın diyordu kendi kendine. Nihal bir kere “Turhan varken gelmesin kimse demişti sadece!”

Mete ile Kader’den başka gelen yoktu zaten. O zaman biraz garipsemişti Perihan hanım Nihal’in söylediğini. Kader’de şimdi bunları anlatınca kafası karışmıştı. Kız zaten akşama kalmamıştı hiç bir zaman. Mete’de hastaneye uzak olmadıkları için öğlen arasında uğrayıp gidiyordu. Hastanede çalıştığı için çok sık gelmek istemediğini söylemişti ama Nihal’in ruh hali kötüye gittikçe de uzak duramıyordu.

“Sahiden huyu değişti bu kızın! Kocasını mı kıskanıyor bu kızdan acaba?” diye geçirmişti Perihan hanım aklından ama Nihal’in öyle bir kız olmadığını bildiğinden çabucak attı zihninden bunları.

“Son zamanlarda çok sabah programı izledin herhalde Perihan!” diye söylendi kendi kendine.

Kimse Nihal’in içinde gerçekte neler olduğunu bilmiyordu. Ta ki bir akşam üzeri yeniden fenalaşıp hastaneye kaldırılana kadar. Perihan hanım ona çay ve kurabiye getirdiği sırada doğrulacakken fenalaşıp geçivermişti kendinden Nihal. Perihan hanım tembihli olduğundan hemen aramıştı hastaneyi ve ambulans yedi sekiz dakika içinde alıp götürmüştü ikisini. Öyle ki Turhan ve Kader’i arayıp olanı diyene kadar çalmıştı kapı.

(devam edecek)

Bebek ve Düğme – Bölüm 14’ için 2 yanıt

Yorum bırakın